Bunların savunduğu Hz. Ali'siz, Allah'sız, peygambersiz, kitapsız bir Alevi modeli. Avrupa, özellikle Almanya destekli sözde Alevi vakıflarının yoğun propagandasını yaptığı, İslam'dan hatta Türklükten bağımsız, Anadolu'unun eski inançlarının harmanlandığı bir kültürel karışım gibi görüyorlar. İçinde biraz halay ve folklorik ezgiler bulunan, türküler ve bağlama eşliğinde yaşayan bir topluluk olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar.
“Ateistim ama Allah'a inanıyorum” ile “ateistim ama Aleviyim” cümleleri arasında hiçbir fark yok. Alevilik bir siyasi görüş, ideoloji, yaşam şekli, felsefik düşünce değil bir inançtır. Bunun içinden inanç kısmını yani İslam'ı çıkardığınız zaman geriye saf bir Türk kültürü kalır. Bunlar Türklüğü de kabul etmiyorlar. Bir kişi ateist olduğu zaman Türklükten çıkmaz fakat doğal olarak Alevilikten çıkar. Ateist olduktan sonra hâlâ Hristiyan’ım, Musevi’yim veya Sünni’yim diyen birini göremezsiniz ama bu arkadaşlar Aleviliği ideolojik arka bahçe olarak gördüğü için sömürmekten ve Alevi ismini kullanmaktan vazgeçmiyorlar.
Dinleri ve bir yaratıcıyı reddeden birinin hâlâ o inanç dairesi içinde kalması, eşyanın tabiatına aykırı. Aptala anlatır gibi anlatalım: Ateist olduğunuz zaman Aleviliğiniz de otomatik olarak düşer. Siz de yakamızdan düşün artık. Bir faydaları olmadığı gibi kat be kat zararları var. Topluma kendimizi anlatma çabamızın üstüne bir de bunların verdiği zararları telafi etmeye çalışıyoruz.
Komünist olduğunu söyleyen birinin serbest piyasa ekonomisini savunması veya "Türk milliyetçisiyim" diyen ama Kürtlerin Türkiye’den toprak koparıp ayrı devlet kurmasını savunan birisi gibi ateizm ve din de birbirinin zıddı kavramlardır. İkinci örnek de normal şartlarda mümkün değil ama bugün ülkemizde terörist başını hapisten çıkarıp meclise sokmaya çalışan, Kürtçü partiyle kol kola yürüyen ve Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden bir parti var. Parti isimleri milliyetçi ama hangi millet olduğunu belirtmedikleri için yerine göre Kürt milliyetçiliği de yapabiliyorlar. Bu örneği şimdilik es geçelim ama ateist olup Alevi olduğunu iddia edenlerle, Türk milliyetçisi olduğunu söyleyip Kürtçülük yapanlar da aynı kategorideler.
Konumuza dönelim. Bunlar genelde aşırı sol örgütlerin ağına düşmüş, Marksist teoriyle kafayı bozmuş kişilerin, aynı zamanda kendi köklerinden de vazgeçemediği için yaşadığı kafa karışıklığının sonucudur. Bir kısmı da geçmişte hatta bugün de uğradığı haksızlıkların etkisiyle, suçu İslam dinine atarak, hakkını bu şekilde arayabileceğini düşünenler. İslam adına hareket edenleri, bunun savunuculuğunu yaptığını söyleyenlerin yaptıklarını gördükçe “İslam buysa, ben Müslüman değilim” diyen kişi sayısı, azımsanmayacak kadar çok. Hele ki ülkeyi 23 yıldır Siyasal İslamcı bir parti yönetiyorsa.
Yakın zamana kadar milliyetçiliği tekelinde bulunduran Mhp'nin Alevilere yaptıkları yüzünden, eski kuşak Alevilerin Türk milliyetçiliğine bakışı da olumsuzdur. Oysaki Alevilik, içindeki İslami unsurları çıkardığınız zaman saf bir Türk kültürüdür. Halısından kilimine, bağlamasından türküsüne, destanlarından yaşam şekline kadar yaşayan bir Türk topluluğudur Aleviler. Koruyup kollamaları gerekirken yok etmeye çalışmışlar. Anadolu’nun herhangi bir yerinde Türklük araştırmaları yapıldığı zaman bugün hâlâ Alevi köyleri ziyaret ediliyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun artık dağılmaya başladığı, İmparatorluk içindeki diğer etnik unsurların hızla ulus bilinci kazandığı ve birer birer isyan ederen bağımsızlık kazandığı bir dönemde iktidara gelen İttihat ve Terakki hükümeti, ilk başlarda savunduğu ittihad-ı anasır yani bütün unsurların birliği düşüncesini terk edip, asıl kökleri olan Türklüğe yönelmişti. Diğer halkların aksine, İmparatorluk içinde en geç uluslaşan Türklere de Türklük bilinci kazandırmak için hem İTC hem de devrin aydınları çeşitli çalışmalar yapıyorlardı. İslam dininden tamamen çıkılması, Türklerin Arap etkisinden kurtulması ve yeni bir Türk mezhebi kurulması gibi fikirlerin ortaya atıldığı bir dönemde, milli mezhep olarak halihazırda var olan Aleviliğin seçilmesi tartışıldı. İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından bu konuyu araştırması ve rapor olarak sunması için Baha Said bey görevlendirilerek Anadolu’da çeşitli geziler ve araştırmalar yaptı. Bu konuyla ilgili sitede fazlasıyla yazı mevcut. Geçelim.
Yabancı ülkelerin Türkiye’deki etnik ve dini azınlık grupları kaşıması meşhurdur. Vakıfları, dernekleri, sözde yardım kuruluşları, fonladıkları gazetecileri, internet siteleriyle sürekli Türkiye’deki inançsal olarak Müslüman olmayan ve etnik olarak Türk olmayan azınlıkları haber yaparlar, onlar üzerinden politikalar geliştirirler. Klasik böl, parçala, yönet taktiğini uygularlar.
Türkistan'da ve Asya'nın dört bir yanında dağınık halde yaşayan, dil ve kültür olarak aralarında pek de bir fark olmayan ancak hepsini bir araya toplayabilecek güçlü bir devletleri olmadığı için yüzlerce yıldır birbirinden kopuk olan Türk halklarının her biri ayrı bir millet olarak tasnif edildi ve hepsinin alfabesi birbirinden farklı olacak şekilde aralarındaki kan, dil, soy, kültür ve akrabalık bağları zayıflatıldı. Başarılı da oldular. Sovyetler dağıldıktan sonra beş ayrı Türk devleti ve onlarca özerk Türk topluluğu kaldı. Rusların Türkleri Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Tatar, Başkurt, Sakha vs. diye bölme projesi başarıya ulaştı. Bugün bile etkileri devam ediyor ve uzunca bir süre daha silinmeyecek gibi duruyor. Türk devletleri ve Türk halkları arasındaki bağları güçlendirmek için Türk Devletleri Teşkilatı diye bir yapı kuruldu ama onun da aksakalı İslamcı bir Kürt seçildi. Neyse...
Vaktiyle Türkistan'daki Türkler üzerinde Sovyet Rusya'nın yaptığını, bugün diğer emperyalist devletler de Türkiye'de yapmaya çalışıyorlar. Yörükleri, Tahtacıları, Çepnileri vs etnik unsur sayıp Türkleri yine parçalamaya çalışıyorlar. Buna baştan gönüllü olan birçok unsurun yanı sıra Alisiz, Türksüz Alevilik savunucuları da bunun kısmen maşalığını yapıyor. Aleviliği Urartular Hattuşaşlar, Hititler gibi uygarlıklara bağlayıp Türklüğü yok sayıyorlar. Aleviliği hem Türklükten hem de İslam’dan koparıp azınlık bir topluluk, istedikleri gibi kullanabilecekleri bir aparat haline getirmeye çalışıyorlar.
Aleviler etnik veya dini bir azınlık değil hem Türk milletinin hem de Türk ırkının bir parçasıdır. Yüzlerce yıldır koruduğu varlığını, birkaç aşırı sol örgütün veya AB destekli vakıfların çabalarıyla kaybetmeyecektir.
Bu arada insan ateist olabilir, herhangi dine inanabilir veya yaratıcıyı kabul edip dinleri kabul etmeyebilir. “Olabilir de olmayabilir de. Benim aklım ermez” de diyebilir. Son derece normal ve herkesin kendi hür iradesi. Bizim itirazımız, bütün deyişlerinde, duaz-ı imamlarında, mersiyelerinde “Allah, Muhammed, Ali” diyen, cem ibadetinin neredeyse tamamında “Allah” diyen “Hu” çeken, ismini bile İslam’ın en büyük simgelerinden birisine bağlayan bir inanca ve o inancın mensuplarına “Hayır siz Müslüman değilsiniz” diyenlere.
Biz gayet de Müslümanız ve Türklüğün ayrılmaz parçasıyız.
0 Yorumlar