“Nesini söyleyim canım efendim, gayrı düzen tutmaz telimiz bizim” diyot şair. Bizimki de o hesap. 3 hafta önce bir deprem oldu ve on binlerce kişi öldü. Hala enka altında olan bir o kadar da insan var. göz göre göre geldiği için buna kader de denmez. Kader inancı ne hikmetse hep fakirler için vardır. Dünyanın birçok ülkesinde benzer hatta daha şiddetli depremler oluyor. Bazen hiç kimse ölmüyor, bazen de çok az sayıda insan ölüyor.
Biz şimdi bu ölümlerin sorumlusunun da yöneticiler olduğunu söylesek hemen itiraz ediyorlar. “Siz de her şeyi Erdoğan’a bağlıyorsunuz.” diye. Kimi sorumlu tutalım peki. Patagonya devlet başkanını mı yoksa Mozambik yönetimini mi? Bu adam her şeyin sorumlusu olmak için başkan olmadı mı? Bu kadar imar affını kim çıkardı? Kaçak yapılara kim ruhsat verdi? Belediyeler suçlanabilir, denetim firmaları suçlanabilir, müteahhitler suçlanabilir vs vs ama her şeyin en başında suçlanması gereken kişi en başta olandır. Başka bir yönetim olsa onu da suçlardık. Devletin her kurumunu kendi yandaşlarıyla doldurmak yerine liyakat sahibi insanlara görev verseler, denetim mekanizması çalışmış olsa, her seçim öncesinde af çıkartılmamış olsa, cezalar caydırıcı olsa belki de kimse ölmeyecekti. 99 depremi sonrasında kaç kişi ceza aldı veya kaç kişi şu an hala hapiste diye sorsak alacağımız cevap sıfırdır. İmar affı, vergi affı gibi şeyleri geçtik diyelim, hapis affı da çıkıyor ikide bir. Hatta bazı kişilere özel ala çıkıyor Alaattin Çakıcı’da olduğu gibi. Bir ara gecelik vergi indirimleri çıkıyordu böyle. Şartlarını sadece bir kişinin karşıladığı akademik kadro ilanları gibi o vergi indirimleri de sadece birkaç kişiyi kapsıyordu. Neyse, ülkede sağlam işleyen hiçbir mekanizma yok.Bu depremden sonra gördük ki devlet afetlere müdahale konusunda sınıfta kaldı. Afetle mücadele etmesi gereken kurumların halini de görüyoruz. Herkes işini gücünü bıraktı Haluk Levent’in Ahbap derneğiyle uğraşıyor. İnsanlar devlete değil de sıradan bir derneğe güveniyorsa eğer sizde bir sorun var demektir. Bu kurumların başındaki insanlar hiç oturup bunu sorguladı mı acaba? Ziraat, Merkez Bankası gibi kurumlardan milyarlarca lira bağış yapıldı Afad’a. Yani bu da ayrı bir saçmalık. Kimin parasını kime bağışlıyorsun. Afad da devletin bir kurumu, Ziraat Bankası da.
İnsanlar deprem bölgesinde çadır beklerken, ücretsiz dağıtması gereken çadırları Ahbap Derneğine satan Kızılay konusuna hiç girmeyelim. Kan bağışlamak bile istemiyor kimse.
akın bir zamanda İstanbul depremi bekleniyor. Buna karşılık alınan hiçbir önlem yok. Binaların ezici bir çoğunluğu yerle bir olacak İstanbul depreminde. 99 depremi sonrasın yüzlerce nokta deprem sonrası toplanma alanı ilan edilmişti. Şimdi o boş alanların hepsinde alışveriş merkezi var. Mezarlıklar dışında toplanılacak hiçbir yer yok. Ders alınmadığı o kadar belli ki 20 yılda her yer betonla doldurulmuş. Önce kaçak ve yönetmeliğe aykırı binalar yapılıyor, sonrasında ise imar affı çıkıyor.
Yazacak çok şey var da sabır yok maalesef.
0 Yorumlar