Ümit Özdağ’a bir konuşmasında “Cem evlerini ibadethane
olarak tanıyacak mısınız?” diye soruyorlar, o da “Hayır böyle bir çalışmamız
yok. Alevilere böyle bir hak verirsek diğer tarikat ve cemaatler de ister.” Diyor.
Öncelikle Alevilikle tarikat ve cemaatleri bir tutmak son derece yanlış bir
akış açısı ve bilgi eksikliğidir. Ümit Özdağ’ın Aleviliği kıyasladığı tarikat
ve cemaatlerin tamamı camilerden çıkmıştır. Hatta devlete kasteden Fethullah
denen sümüklü 30 yıl bu devletin camilerinde vaizlik yapmıştır. İskender Paşa’sı,
İsmailağa’sı, Süleymancısı ve dahi hemen hepsi cami hocalarıdır. Fethullahçılardan
boşalan kadrolara bugün diğer cemaatlerin elemanları yerleşmekte ve ellerine
ilk fırsat geçtiği anda da devleti ele geçirmeye çalışacaklardır. Bunu bilmemek
için dümdüz geri zekalı olmak lazım. Devleti ele geçirmeye çalışan bütün
cemaatler cami kökenli olduğu halde Alevilerin hak taleplerini tarikatlarla,
selefilerle kıyaslamak abesle iştigal etmekten başka bir şey değil. Tarikat ve
cemaatlerin ve hatta selefilerin tanınmak gibi bir amacı veya derdi zaten yok.
Hatta devlet onları resmi olarak tanıdığı zaman gelir/gider tabloları, üye kayıtları,
faaliyet raporları vs her yönden denetlenecekler ve hareket alanları daralacak,
istedikleri şekilde hareket edemeyecekler. Dediğim gibi bunlar zaten aynı
zamanda cami cemaati olduğu için tanınmak veya hak istemek gibi bir durumları
zaten yok.
Bugün nüfusları tam olarak bilinmese de tahminen 15-20
milyon civarında olan ve ezici bir çoğunluğu devletin ana kütlesi olan Türk
ırkına mensup olan bu insanları devlet yok sayıyor, tanımıyor. Tanımadığı için
de her çeşit dış müdahalenin, bölücü ve yıkıcı faaliyetler yürüten grupların kucağına
itiyor. Vergi veriyorsun, askerlik yapıyorsun, sıkıştıkları zaman laikliğin bekçisi,
cumhuriyetin çimentosu diyerek gericilerin önüne atıyorlar, defalarca kez katliam
girişimlerine maruz kalıyorsun ama yine de yok sayılıyorsun. Bu Türkiye Cumhuriyeti
için bir ayıptır. Kendi ırkından olan, bu vatanı birlikte kurtarıp kurduğun
insanları yok saymak, devlet mekanizmalarında, kamu kurumlarında ayrımcılığa
maruz bırakmak her şeyden önce devletin birliği ve ilerlemesi önündeki en büyük
engellerden birisidir.
Alevilerin hak taleplerini Kürtlerin talepleriyle kıyaslamak
da son derece yanlış. Aleviler ayrı devlet, özerklik, yerel yönetimlerde
bağımsızlık, ana dilde eğitim hakkı gibi Türkiye’yi bölünmeye götürecek
isteklerde bulunmuyorlar. Alevilerin Türklüğünü sorgulayacak bir geri zekalı da
henüz yoktur herhalde. Cem evlerinde Hz. Ali’nin resminin yanında Atatürk resmi
ve Türk bayrağı her zaman vardır. Alevilerin Cumhuriyete, Atatürk’e ve
devrimlerine bağlılığı da tartışılmaz şekilde nettir. Kapalı bir toplum
olmasından dolayı daha az asimile olmuş, Türk dilini ve kültürünü bozulmadan
bugünlere taşımış enden Türk topluluklarından birisi oldukları konusunda hemen
herkes hemfikirdir zaten.
Aleviler ısrarla “Biz Müslümanız” dediği halde “Müslümanın
ibadet yeri camidir. Müslümansanız camiye gelin.” Diyerek Alevileri iten bir
başka grup daha var. İşte bunlar selefilerdir. Arap kültürünü ve yaşam biçimini
din diyerek dayatan ve Türklerin kendisine ait en ufak bir yaşam şeklinin bile
kalmaması için uğraşan bedevi artıklarıdır bunlar. “Peki sizin dediğiniz olsun.
Müslüman değiliz. Şimdi verin haklarımızı” deseler verecekler mi? Elbette hayır.
Tamamen demagojik ve boş muhabbet bunlar
Ne yapılmalı? Hiç kimsenin vergisiyle bir başkasının inancı
finanse edilmemelidir. Aleviler dışında Caferiler de var örneğin Diyanet’in
camilerini kullanmayan. Ateistler, deistler, diğer din mensupları vs
milyonlarca insan var Diyanet hizmetlerinden faydalanmayan ama cami imamının
maaşını, camilerin elektrik ve su giderlerini ödeyen. 8 bakanlıktan daha fazla
devasa bir bütçesi var. Buraya harcanacak para ve zaman, ülkenin kalkınması
için harcanmış olsa, bugün çok daha iyi yerlerde olurduk. Hizmetten kim faydalanıyorsa
giderlerini de o ödemelidir. Devletin din işlerinden elini çekmesi insanları tarikat
ve cemaatlerin insafına terk etmektir gibi bir savı kimse öne süremez çünkü
yukarıda da değindiğim üzere Fethullah da dahil olmak üzere bu tarikat ve
cemaat liderlerinin hepsi cami görevlileridir. Cemaatler zaten camilerde
yuvalanmış ve çoğalmıştır. Demek ki devlet bu konuda zaten başarısız olmuş.
Son olarak aşağıya Ümit Özdağ’ın konuyla ilgili konuşmasını
bırakıyorum. Dini inancı Türklüğünden ve Türkiye Cumhuriyeti’nden önde gelmeyen
bir fert olarak gelecek seçimlerde Ümit Özdağ’ı desteklediğimi daha önce de
belirttim. Böyle bir tartışma nedeniyle de kararımı değiştirecek değilim. Diğer
bütün siyasilerin ülkemizin sığınmacılar tarafından istila edilmesi karşısında
üç maymunu oynadığı bir zamanda Ümit Özdağ bu tehlikeyi görmüş ve bunun üzerine
gidip gündemde kalması, halkın bilinçlenmesi için gecesini gündüzüne katmaktadır.
Her kesimden oy alabilmek için herkese mavi boncuk dağıtma yolunu seçmemesi de
kendi içerisinde tutarlı bir hareket ama Aleviler gibi Türk milletinin bir
ferdi olmasına rağmen bin yıldır hakkı yenen başka bir topluluk daha yoktur.
0 Yorumlar