Subscribe Us

header ads

Nesini söyleyim canım efendim

 Birçoğumuzun bildiği bir türkünün sözlerini paylaşmadan önce iki kelam da eklemek isterdim ama zaten ozan bizim söyleyebileceğimiz her şeyi zamanında çoktan söylemiş. Kısa çöpün uzun çöpten hakkını alacağı günleri biz de bekliyoruz, bizden sonrakiler de bekleyecek ama bir gün mutlaka gelecek o günler. 


Nesini söyleyim canım efendim

Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim

Arzuhal etsem de deftere sığmaz

Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim


Sefil irençberin tebdili şaştı

Borç kemalin buldu boyundan aştı

İntikal parası binleri geçti

Dahi doğrulamaz belimiz bizim


Fukara ehlinin yüzü soğuktur

Yıl perhizi tutmuş içi kovuktur

İneği davarı iki tavuktur

Bundan başka yoktur malımız bizim


Çok dilek diledim kabul olmadı

Şu yalan dünyada yüzüm gülmedi

Hiç kimseye emniyetim kalmadı

Açılmadan soldu gülümüz bizim


Şu yalan dünyada hoş olamadım

Borçlardan bir kere baş alamadım

Şu küçük öküze eş bulamadım

Söylemeden aciz dilimiz bizim


Zenginin sözüne belî diyorlar

Fukara söylerse deli diyorlar

Zamane şeyhine veli diyorlar

Gittikçe çoğalır delimiz bizim


Fukara halini kimse sormuyor

Ehl-i diyanetin yüzü gülmüyor

Padişah sikkesi selam vermiyor

Kefensiz kalacak ölümüz bizim


Evlat da babanın sözün tutmuyor

Karnım açtır diye çifte gitmiyor

Uşaklar çoğaldı ekmek yetmiyor

Başımıza bela dölümüz bizim


Rençberin sanatı bir arpa tahıl

Havasın bulmazsa bitmiyor pahıl

Tecelli olmazsa neylesin ahıl

Hep yokuşa sarar yolumuz bizim


Sekiz ay kışımız dört ay yazımız

Açlığından telef olur bazımız

Kasım demeden buz tutar özümüz

Mayısta çözülür gölümüz bizim


Tahsildarlar çıkmış köyleri gezer

Elinde kamçısı fakiri ezer

Döşeği yorganı mezatta gezer

Hasırdan serilir çulumuz bizim


Zenginin yediği baklava börek

Kahvaltıda eder keteli çörek

Fukaraya sordum size ne gerek

Düğülcek çorbası balımız bizim


Bir aşka geldik de biz bunu dedik

Üç yüz üç senesi bir sille yedik

Her nereye varsan sahipsiz Gedik

Kime arz olacak halimiz bizim


Açlıktan benzimiz sarardı soldu

Ağlamaktan gözlerime kan doldu

Üç yüz üç senesi bir afet oldu

Dördü bir okkadır dolumuz bizim


Daima doğrudur âşığın sözü

Kör olsun düşmanın görmesin gözü

Bir parça seyreldi istibdat sözü

Geçer mi düşmanda kâlimiz bizim


Açılmadı ikbalimiz bahtımız

Şen olsun İstanbul payitahtımız

Tevellüt ellidir geçti vahtımız

Nöbetin gözlüyor salımız bizim


Serdari halimiz böyle n’olacak

Kısa çöp uzundan hakkın alacak

Mamurlar yıkılıp viran olacak

Akibet dağılır ilimiz bizim


Aslanoğlu, İbrahim (2006). Sivas Meşhurları II. Sivas: Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 380-382


Özdemir, Ahmet (1997). Şarkışlalı Âşık Serdarî ve Yöre Halk Şairleri. İstanbul: Şarkışla Kültür Sanat ve Sosyal Dayanışma Derneği Yay. 61-63.



Yorum Gönder

0 Yorumlar