Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde diye başlayan ezberlerin toplum nazarında bir karşılığı olduğunu da sanmıyorum.
Artık Suriyeliler, yokuş aşağı giden ekonomi, muhalefet falan kalmadı. Ülke olarak tek gündemimiz Corona virüs oldu. Hükümet bu konuda bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yetersiz. Hem iktidarın bakış açısı tarafından yetersiz, hem de vatandaşın duyarsızlığı tarafından yetersiz. Bu satırları yazdığım an itibarıyla Sağlık Bakanı'nın açıklamasına göre 670 vaka, 9 ölü var. Elbette bu dün akşamın verileri. Muhtemelen bugün sayı bini aşacaktır.
Ülke olarak zaten ekonomik dar boğazda olduğumuz için sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi. Suriyelilere veya yandaş müteahhitlere aktarılan on milyarlarca lira, vatandaşa gelince tükendi. Maddi durumu kötü olanların bir aylık giderleri devlet tarafından karşılanıp herkesin evinde kalması sağlanabilirdi. Yapılmadı ve her geçen gün vaka sayısı katlanarak artıyor. Bu gidişle İtalya'yı yakalayacağımız günler yakındır.
"Evinizde kalın." diyorlar ama vatandaşın bunu dinleyecek sağduyusu yok. Caddeler, sokaklar, parklar, bahçeler, piknik alanları insan kaynıyor. Bir miktar insan olayın ciddiyetini kavramış olsa da, çoğunluk önemsemediği için bir önemi de yok. Özellikle yaşlı kesimin ne kadar sığ beyinli, ne kadar ciddiyetsiz ve cahil olduğunu bir kez daha tecrübe ediyoruz. Her fırsatta kendilerini sokağa atıyorlar. Doğal seçilimin devreye girip eleme yapması taraftarıyım ama bu vasıfsız çoğunluğun yanında pırıl pırıl insanlar da gidecek.
Hafta sonu olması sebebiyle yaşlısı da, genci de sokaklarda bugün. Onların sokakta olduğu bir ortamda sizin eve kapanmanız bir şeyi değiştirmiyor. Eninde sonunda onların yüzünden bu mikrobu kapacaksınız. Tavsiyem; eğer köyünüz, yazlığınız vs yerleriniz varsa aile büyüklerini oralara göndermeniz. İnsan sirkülasyonunun daha az olduğu yerlerde virüs kapma olasılığı da düşük. Henüz açıklanmasa da muhtemelen vakaların büyük kısmı İstanbul'da ve bu ülkenin de yaklaşık yüzde 25,i İstanbul'da yaşıyor. Kendini sokağa atıp tehlike saçanların ölümden korkusu olmayabilir. Virüs kapsalar bile bunu başkalarını bulaştıracak olmanın vicdani sorumluluğunu hissetmiyor olabilirler ama siz yine de dikkat edin.
28 Mart tarihi itabarıyla güncelleme giriyorum.
Ölü sayısı bir haftada 108'e çıktı. İlk birkaç gün bakan beyin kibar tavırlarına bakarak sürecin iyi yönetildiği izlenimine kapıldık hepimiz. Öyle ya sürekli azarlanmaya, bağırmaya alıştığımız için kibar birini görünce inandık hemen. Bakana da suç bulamıyorum çünkü emirler tek yerden geliyor. Vaka sayısı, ölü sayısı her gün katlanarak artıyor. Bu şekilde salgının önlenmesi veya durdurulması mümkün değil. Diğer ülkelerle kıyas yapılmasını da doğru bulmuyorum çünkü biz virüsün en geç geldiği ülkelerden biriyiz. Buna rağmen hızla devler ligine doğru ilerliyoruz. Türkiye'de vakalar görülmeye başladıktan sonra bile uçuşlar devam etti, düğünler, nişanlar devam etti, Şehirler arası seyahat düne kadar serbestti, şu anda da kısıtlama getirildi sadece. Toplumun tamamına sokağa çıkmayı yasaklamak yerine 65 yaş üstüne yasakladılar. Ancak her evden birileri yine sokağa çıkıyor ve virüsü alıp eve getiriyor. Yaşlıyı eve kapatmanın hiçbir mantığı yok.
Virüsün yaygın olduğu şehirlerde en azından sokağa çıkma yasağı ilan edilse de yayılması önlense diyoruz ama ciddiye alan pek yok. Bilim kurulunda mutlaka gündeme gelmiştir fakat bütün kararları sonuç olarak bir kişi verdiği için onun ikna edilmesi lazım. Onun da şimdilik böyle bir düşüncesi yok. Bütün dünyada üretimin durduğu bir dönemde üretime devam ederek kalkınmamızı planlıyor. Ödediğimiz tonla verginin nereye gittiği belli değil, devletin kasasında para yok. İki hafta boyunca vatandaşını evinde tutacak parası yok devletin. Daha fazla da yazmak istiyorum ama ağzmızdan çıkna en ufak bir eleştiride kapımıza polis dayanıyor hemen.
0 Yorumlar