"Yemen yolu çukurdandır
Karavana bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir"
Ülkede her şeyin adaletsiz olduğu göz önüne alınınca insan bekliyor ki peygamber ocağı denilen yerde adalet olsun. O da yok. Parası olan gitmiyor, tanıdığı olan daha rahat yerde askerlik yapıyor. Fakat lafa gelince herkes vatansever, herkes milliyetçi, hepimiz Mehmetçiğiz.
Bunun edebiyatını yapmak çok rantlı bir iş, getirisi de yüksek. İş uygulamaya gelince değişiyor. Her gün sosyal medyada görüyoruz, reis bedelli, bedelli çıksın artık" gibi ağlama zırlamaların ardı arkası kesilmiyor.
Bahaneleri ise, aslında ne kadar çok vatan millet sever oldukları fakat evleri, işleri, aileleri yüzünden askere gidemedikleri yönünde.
Diyelim ki sizin aileniz var, işiniz var, bakmakla yükümlü olduğunuz insanlar var.
Peki dağdaki sürüsünü bırakıp askere koşan çobanın, fabrikadaki işinden ayrılıp askere giden işçinin, okulunu bitirir bitirmez askere koşan gencin ailesi yok mu?
Bir siz misiniz bu yükü taşıyan?
Aylarca dağda terörist avlayan, haftalarca ayağındaki botu bile çıkarmaya fırsat bulamayan, daha kırkı çıkmamış bebeğini görmeden kahpe bir kurşunla can veren kahramanların ailesi yok mu?
Bu tiplerin diğer bir bahanesi de profesyonel askerliğe geçilmesi gerektiği yönünde. Türk ordusu büyük oranda profesyonel askerliğe geçti zaten. Normal er ve erbaşlar operasyonlara çıkmıyor geri hizmette görev yapıyor artık. Fakat nüfusu 700 bin olan bir ordunun tamamını profesyonel yapmanın Türk Devleti'ne yükünü hesaplayamazsınız. Dört tarafı net bir şekilde düşmanla çevrili olan bir ülkede tamamen profesyonel bir ordu mümkün değil. Çünkü tehlikenin nereden ve nasıl geleceği belli olmadığı için her birey, aynı zamanda bir asker olmalı, her an göreve hazır bir şekilde ve temel askerlik eğitimlerini, silah kullanımını biliyor olmalıdır.
Türkler tarihten beri ordusu olan bir devlet değil, devleti olan bir ordu olarak bilinir. Savaşçı vasıflarını kaybettikten sonra yaşaması, ayakta kalması mümkün değildir. Mümkün olsa bile bu bağımsız değil, mandaya teslim olmuş bir devlettir.
Bedelli çığırtkanlarının bir amacı da budur. Açık ve bariz şekilde Türk düşmanlığıdır yaptıkları. Kendi rahatları, istikballeri için bir milletin geleceğini yok etmeye çalışıyorlar.
Garibin, fakirin, fukaranın çocuğu 20 yaşında koşa koşa askere giderken, 30 yaşına kadar köşe bucak kaçıyorlar. "Nasıl olsa bedelli çıkar" diyerek topu topu altı aylık borcu ödememek için kırk takla atıyorlar. Fakat sıra ülkenin yağını, balını, kaymağını yemeye gelince en önde hep bunlar oluyor.
Kendilerinin zerre kadar vatan millet hassasiyeti olmadığı halde, bir de diğer insanların emeğinin, çilesinin, fedakarlığının edebiyatını yapıyorlar, rantını yiyorlar.
30 yaşına kadar bedelli bekleyenler de öyle pek sıradan insanlar değil. İçlerinde Türkçü - Milliyetçi dernek başkanları bile var. Bakan, vekil, iş adamı çocuklarını hiç saymayalım. Herkes onların huzur ve refahı için çabalıyor zaten.
Ömürlerinin en fazla altı ayını bu devlet için feda etmeyen insanların, bu devletin ekmeğini yemeye de hakkk yoktur. Madem bu borcu ödemek istemiyorlar, ellerinden kimlikleri alınıp sınır dışı edilmeliler.
Bedelli askerlik hainliktir.
0 Yorumlar