AKP, Türkiye’nin Orta Doğu siyasetini kısmen Selefi yaklaşımları destekleyen Sünnici ve Şia ile çatışma merkezli bir siyaset üzerine oturtmuştur. Bu yeni siyaset Türkiye’de milli devlet ve milli devlet çıkarı tanımlamasından siyasi ümmetçi ve AKP’nin parti çıkarları eksenli dış politika tanımlamasına kayması sonucunu doğurmuştur. AKP’nin Sünnici merkezli Orta Doğu siyasetinin şimdilik güncel yansıma alanları, Türkiye’nin Suriye politikası, Irak politikası, Hizbullah politikası alanlarında kendisini El Kaide ve Selefi örgütler ile işbirliği dahil farklı şekillerde ortaya koymaktadır. Ancak AKP’nin izlediği Sünnici politikaların Şii Türk Dünyasında ya da Türk Dünyasının Şii bölümü üzerinde yaratacağı etkilerin üzerinde hiç durulmamaktadır. Unutulmamalıdır ki İran’da 30 milyon, Azerbaycan’da 5 milyon, Irak’ta 1.5 milyon civarında Şii Türk yaşamaktadır.
AKP Hükümeti ve Davutoğlu, Orta Doğu’da izlenen mevcut Sünnici siyaseti bazen mahcup bazen atılgan bir şekilde “Yeni Osmanlıcılık” olarak ortaya koyarken, Irak’taki El Kaide ve diğer Selefi gruplarda Bağdat’taki merkezi ordu birliklerine “Safavilere ölüm” diye saldırmaktadır. Diğer bir ifade ile Orta Doğu’da Sünni-Şii çatışması, bu çatışmanın tarihsel temeli olan Osmanlı Türk devleti ile İran Safavi Türk devleti, Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasındaki mezhep renkli dünya egemenliği mücadelesinin üzerine oturtulmaktadır. Osmanlı Türk devleti ile İran Safavi Türk devletleri arasındaki mezhep renkli güç mücadelesi, Türk tarihinin en talihsiz mücadelelerinden birisidir. Bu mücadele Türk dünyasının bütünlüğünü bugüne kadar bölmüştür.
Buna rağmen Türkiye’nin laik bir milli-üniter devlet olması ve dış politikasının esasını laik bir eksene oturtması Türkiye için bir güç kaynağı oluşturmuştur. 30 milyonun üzerindeki Şii İran Türkü, laik bir Türkiye’ye Sünni-Selefi eksenli bir dış politika izleyen bir Türkiye’den daha büyük sempati duymuşlardır. Kendileri Şii olmak ile beraber İran’daki Şii rejime sert tepki duyan İran Türklüğü de AKP’nin Sünni-Selefi politikasından dolayı Türkiye ile aralarına mesafe koyacaklardır. AKP Hükümetinin izlediği Sünni-Selefi merkezli dış politikanın henüz görünmeyen etkileri ise yarısı Şii olan Irak Türkmenleri alanında ortaya çıkmaktadır. AKP’nin anılan politikası, Şii Türkmenleri de Maliki’nin kucağına itmektedir.
İzlenen Sünni-Selefi politikanın Azerbaycan’ı etkilememesi de mümkün değildir. Turgut Özal’ın zihninin altındaki Sünni-Selefi eğilimden dolayı, “Onlar bize değil İran’a yakındırlar. Çünkü Şiidirler” diyerek bir kalemde sildiği Azerbaycan Türklüğü de Özal’ın bu yaklaşımına rağmen büyük bir hızla Türkiye’nin yanına kaymıştır. Bu kararda Azerbaycan’ın laik yapısının olduğu kadar, Türkiye’nin de laik yapısının büyük bir yeri olduğu açıktır. Ancak Türkiye’nin Sünni-Selefi bir dış politika izlemesi, orta vadede Azerbaycan’da kaçınılmaz olarak rahatsızlık yaratacaktır. Rejimi laik olmakla beraber halkının büyük bir bölümü Şii Türk olan Azerbaycan da Ankara’nın bu politikasını endişe ile izlemektedir.
Ankara tarafından izlenecek bir sahte “Yavuz” siyaseti, İran ve muhtemelen Azerbaycan Türklüğü başta olmak üzere 40 milyona yaklaşan Şii Türkleri sahte “Şah İsmail” etrafında birleştirecektir.
Prof. Dr. Ümit Özdağ