Sırf Kur’an’a iftiraları bile yeter o sarıklı zebaniyi idam etmeye
Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in “Cumhuriyetin bugüne kadar yazılmamış manevî manifestosunu vücuda getiren eser” dediği ‘Allah ile Aldatmak’ile birlikte ‘Arapçılığa Karşı Akılcılığın Öncüsü İmam-ı Âzam’, ‘Mâûn Suresi Böyle Buyurdu’, ‘Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşına Bir Bakış’ kitaplarının da “Türk-İslam düşüncesinde devrim” yarattığına inanıyor Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk. Ona göre, Din Maskeli Allah Düşmanlığı Şirk de bu zincirin halkalarından biri:
“Bu da onlar gibi Cumhuriyet devrimin eksik kalan yanını tamamlıyor...”
Nedir “Cumhuriyet devriminin eksik kalan yanı”?
Tereddütsüz cevaplıyor:
“Aydınlanma. Bakın ‘Atatürk’ün silah arkadaşları’ tabiri vardır. Hiç ‘Atatürk’ün fikir arkadaşları’tabirine rastladınız mı? Atatürk Cumhuriyet’in ‘savaş’ kısmını tamamlamıştır ama o aynı zamanda Türk-İslam aydınlanmasının da öncüsüdür. İşte orada arkadaşı yok Atatürk’ün. Orada arkadaşı benim. Başka olmadı ve yok. Türk Milleti bu kitapları okuyup, hazmedip icabını yapmazsa Cumhuriyet gider...”,
“Bu da onlar gibi Cumhuriyet devrimin eksik kalan yanını tamamlıyor...”
Nedir “Cumhuriyet devriminin eksik kalan yanı”?
Tereddütsüz cevaplıyor:
“Aydınlanma. Bakın ‘Atatürk’ün silah arkadaşları’ tabiri vardır. Hiç ‘Atatürk’ün fikir arkadaşları’tabirine rastladınız mı? Atatürk Cumhuriyet’in ‘savaş’ kısmını tamamlamıştır ama o aynı zamanda Türk-İslam aydınlanmasının da öncüsüdür. İşte orada arkadaşı yok Atatürk’ün. Orada arkadaşı benim. Başka olmadı ve yok. Türk Milleti bu kitapları okuyup, hazmedip icabını yapmazsa Cumhuriyet gider...”,
Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlılar lehine çalıştı
Öztürk’le buluştuğumuz gün TBMM’de yer yerinden oynamıştı. CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, ölüm yıldönümü dolayısıyla, İstiklâl Mahkemesi Başkanlığı da yapan Afyonkahisar Mebusu Ali Çetinkaya’yı “rahmetle anmak” isteyince AKP’liler İskilipli Atıf’ı gerekçe göstererek “katil” diye bağırmaya başlamış, Genel Kurul salonu küfür ve hakaretlerle çınlamıştı. “Cumhuriyet devriminin eksik kalan yanı”nı konuşurken, laf döndü dolaştı o tartışmaya geldi haliyle. Derken “Kurtuluş Savaşı’ndaki dinci ihanet”e, İstiklal Mahkemeleri’ne:
“Ali Çetinkaya’nın ve İstiklal Mahkemelerinin diğer üyelerinin hataları olabilir. Bunları tartışmıyorum. Var ya da yok demiyorum. Olabilir. Ama hiçbirisi vatan haini değildir. İskilipli Atıf vatan hainidir! Yunanlılar lehine, Türkiye’yi kurtaranlar aleyhine çalışmış bir şerefsizdir. Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmış ve Babaeski müftüsü Ali Rıza Efendi ile birlikte, bütün Trakya bölgesinde Yunanlılar lehine çalışmıştır. Şapkayla mapkayla ilgisi yok. Şapka risalesi kanundan önce çıktığı için ’Bunu takip konusu yapamayız’dendi ve Giresun’da beraat etti. Sonra Ankara vatan hıyanetinden takibe aldı ve hainlikleri tespit edildiği için Babaeski Müftüsü ile aynı gün, aynı yerde asıldı.”
İskilipli’den söz ederken “sarıklı zebani” diyor Öztürk. İddiasına göre vatana ihanet etmemiş olsaydı da idamı gerekirdi. Bakın neymiş sebebi:
“Ben İslam açısından da tetkik ettim İskilipli’yi. İlmi olarak değerlendirdiğimde bütün İslam ulemasına, İslam fıkıhına iftira eden, insan hakları düşmanı bir adam. Din anlayışı felaket. Kur’an dinine getirdiği iftiralar, izafe ettiği saçmalıklar, hezeyanlar yüzünden zaten idamı gerekir; kaldı ki vatana ihanetten asılmıştır.”
- “Son Devrin Din Mazlumları”ndan değil yani...
Hayır efendim. “Din adamını astı” diye, oradan Cumhuriyet’e ve Atatürk’e vurmak istiyorlar.
“Ali Çetinkaya’nın ve İstiklal Mahkemelerinin diğer üyelerinin hataları olabilir. Bunları tartışmıyorum. Var ya da yok demiyorum. Olabilir. Ama hiçbirisi vatan haini değildir. İskilipli Atıf vatan hainidir! Yunanlılar lehine, Türkiye’yi kurtaranlar aleyhine çalışmış bir şerefsizdir. Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmış ve Babaeski müftüsü Ali Rıza Efendi ile birlikte, bütün Trakya bölgesinde Yunanlılar lehine çalışmıştır. Şapkayla mapkayla ilgisi yok. Şapka risalesi kanundan önce çıktığı için ’Bunu takip konusu yapamayız’dendi ve Giresun’da beraat etti. Sonra Ankara vatan hıyanetinden takibe aldı ve hainlikleri tespit edildiği için Babaeski Müftüsü ile aynı gün, aynı yerde asıldı.”
İskilipli’den söz ederken “sarıklı zebani” diyor Öztürk. İddiasına göre vatana ihanet etmemiş olsaydı da idamı gerekirdi. Bakın neymiş sebebi:
“Ben İslam açısından da tetkik ettim İskilipli’yi. İlmi olarak değerlendirdiğimde bütün İslam ulemasına, İslam fıkıhına iftira eden, insan hakları düşmanı bir adam. Din anlayışı felaket. Kur’an dinine getirdiği iftiralar, izafe ettiği saçmalıklar, hezeyanlar yüzünden zaten idamı gerekir; kaldı ki vatana ihanetten asılmıştır.”
- “Son Devrin Din Mazlumları”ndan değil yani...
Hayır efendim. “Din adamını astı” diye, oradan Cumhuriyet’e ve Atatürk’e vurmak istiyorlar.
İstiklal Mahkemesi Elmalılı’yı da yargıladı
- Eleştirilerin odağı “din adamlarına yargısız infaz”. İstiklâl Mahkemeleri’nin yargılayıp da asmadığı din adamı yok gibi bir algı oluşturuldu...
Bu benim meşgul olduğum konulardan biri, yargılama yapılmıştır. Nice din adamını, Elmalılı’yı, Ahmet Hamdi Akseki’yi yargıladı İstiklâl Mahkemeleri. Adamlar kanın içinden, dehşetin içinden, istilanın postalından, ne mücadeleler, ne ıstıraplarla gelmişler. “Vatan hainliği” ithamını gördü mü babası olsa esirgemiyor; üstüne çullanıyor. Ama tetkik ediyor. Gerekirse özür diliyor. Elmalılı Hamdi gibi bir adam itham edilmiş, idamla yargılanmıştır. Sonra hakikat ortaya çıkmış, onu idamla yargılayan adamlar, o Meclis, o Mustafa Kemal, ona saygılarını ifade ederek Kur’an’ın tercüme ve tefsirini ona tevdi etmiştir.
Kurtuluş Savaşı’na desteğe çağrılan Anadolu halkını “Allah ile aldatmaya” kalkışanlar arasında anmadan geçemediği biri daha var Öztürk’ün; Mustafa
Sabri:
“Mustafa Sabri de aynı şerefsizlerin en önde gidenlerinden biridir. Namussuzdur bunların ikisi de. Gayet açık söylüyorum. Tartışmaya hazırım gelsinler. Mustafa Sabri, Mısır’da Türkiye aleyhine yayın yapıyor. Türkiye lehine bu yayınlara cevap verenler Arap mütefekkirleri! Müfessir adamlar, İslam alimleri; Meragi, Reşit Rıza, Tantavi. Mustafa Sabri Kurtuluş Savaşı’na “Bir isyan ve haydutluk hareketi” diyor. Asrımızda tefsir ilminin öncüsü sayılan Tantavi, 13 ciltlik tefsirinde Kur’an ayetlerinden birini izah ederken Kurtuluş Savaşını ‘peygamberlerin mucizeelerinin devamı olan bir mücadele’ olarak gösteriyor. Arap oğlu Arap; ne Atatürk’ü tanır, ne Türkiye’ye gelmiş, bu adam bunu söylüyor. Biz bunu mu dinleyeceğiz yoksa gazete köşelerine tünemiş Amerika’nın beslediği, Kurtuluş Savaşı düşmanlığı yapmış babasının belli olduğundan rahatsız olan insanları mı? Mustafa Sabri hainliğini kabul etmiş, ülkeyi terk etmiş. Gittiği yerlerde de lanetlenmiş gebermiş gitmiş.”
Bu benim meşgul olduğum konulardan biri, yargılama yapılmıştır. Nice din adamını, Elmalılı’yı, Ahmet Hamdi Akseki’yi yargıladı İstiklâl Mahkemeleri. Adamlar kanın içinden, dehşetin içinden, istilanın postalından, ne mücadeleler, ne ıstıraplarla gelmişler. “Vatan hainliği” ithamını gördü mü babası olsa esirgemiyor; üstüne çullanıyor. Ama tetkik ediyor. Gerekirse özür diliyor. Elmalılı Hamdi gibi bir adam itham edilmiş, idamla yargılanmıştır. Sonra hakikat ortaya çıkmış, onu idamla yargılayan adamlar, o Meclis, o Mustafa Kemal, ona saygılarını ifade ederek Kur’an’ın tercüme ve tefsirini ona tevdi etmiştir.
Kurtuluş Savaşı’na desteğe çağrılan Anadolu halkını “Allah ile aldatmaya” kalkışanlar arasında anmadan geçemediği biri daha var Öztürk’ün; Mustafa
Sabri:
“Mustafa Sabri de aynı şerefsizlerin en önde gidenlerinden biridir. Namussuzdur bunların ikisi de. Gayet açık söylüyorum. Tartışmaya hazırım gelsinler. Mustafa Sabri, Mısır’da Türkiye aleyhine yayın yapıyor. Türkiye lehine bu yayınlara cevap verenler Arap mütefekkirleri! Müfessir adamlar, İslam alimleri; Meragi, Reşit Rıza, Tantavi. Mustafa Sabri Kurtuluş Savaşı’na “Bir isyan ve haydutluk hareketi” diyor. Asrımızda tefsir ilminin öncüsü sayılan Tantavi, 13 ciltlik tefsirinde Kur’an ayetlerinden birini izah ederken Kurtuluş Savaşını ‘peygamberlerin mucizeelerinin devamı olan bir mücadele’ olarak gösteriyor. Arap oğlu Arap; ne Atatürk’ü tanır, ne Türkiye’ye gelmiş, bu adam bunu söylüyor. Biz bunu mu dinleyeceğiz yoksa gazete köşelerine tünemiş Amerika’nın beslediği, Kurtuluş Savaşı düşmanlığı yapmış babasının belli olduğundan rahatsız olan insanları mı? Mustafa Sabri hainliğini kabul etmiş, ülkeyi terk etmiş. Gittiği yerlerde de lanetlenmiş gebermiş gitmiş.”
Anıtkabir’den kurtulmak uğruna Kabe’yi yıkarlar
Öztürk’ün, siyasal İslamcıların Atatürk düşmanlığının boyutunu izah için verdiği örnek çarpıcı:
“Batılı emperyalistler ‘Biz Atatürk’ün Anıtkabir’ini ortadan kaldırır, O’nu her şeyiyle yok ederiz ama Kabe’yi de yok ederiz’ desinler. Ben bütün vicdanımla inanıyorum ki bunlar onu kabul ederler. Demezler ki ’Kabe, tevhid dininin mabedi, böyle bir şey olabilir mi? Bırakın Anıtkabir de dursun Kabe de.’Hayır. ‘Onu kaldırın’ derler. ‘Kabe’yi de yıkın’. Batılı bunu bildiği için Türkiye üzerine çullanmış...”
- Bu nefretin “ruh kökü”nde ne var?
Ebu Cehil var. Kur’an karşısında o ne yaptıysa bunlar da aynı şeyi yapıyor.
“Batılı emperyalistler ‘Biz Atatürk’ün Anıtkabir’ini ortadan kaldırır, O’nu her şeyiyle yok ederiz ama Kabe’yi de yok ederiz’ desinler. Ben bütün vicdanımla inanıyorum ki bunlar onu kabul ederler. Demezler ki ’Kabe, tevhid dininin mabedi, böyle bir şey olabilir mi? Bırakın Anıtkabir de dursun Kabe de.’Hayır. ‘Onu kaldırın’ derler. ‘Kabe’yi de yıkın’. Batılı bunu bildiği için Türkiye üzerine çullanmış...”
- Bu nefretin “ruh kökü”nde ne var?
Ebu Cehil var. Kur’an karşısında o ne yaptıysa bunlar da aynı şeyi yapıyor.
Brüksel’in talimatları ayetten önemli!
Malum son günlerin en sıcak tartışması “İslam inancı her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına almayı mı gerektirir mi? Milliyetçilik şeytani bir düşünce mi? Erdoğan’ın sözleri Veda Hutbesi ile açıklanabilir mi?”
“Hepsi yalan!” diye kükrüyor
Öztürk;
“Ben kavmiyetçi olabilir miyim? Ben Kur’an mümini bir insanım. Bugün Türkiye’de en melunundan her türlü kavmiyetçiliği yaparsınız. Bunlar alkışlanıyor. Ambargo ve yasak Türklük içindir. Türk olmak suç haline
getirilmiştir.”
Türk Milleti’nin 1071’den beri karşılaştığı en büyük ihanet bu Öztürk’e göre:
“Malazgirt ile Anadolu’ya gelen Müslüman Türk’ün o günden bugüne maruz kaldığı en büyük, sistematik, tertipli, şuurlu ihanet olayı bugün yaşanıyor. Bir benzerini tarihimiz boyunca yaşamadık. 1071’den beri intikam için uğraşıyorlar. Bugün, bu intikamı Haçlılarla işbirliği halinde alıyorlar. Bin yıl boyunca bu topraklarda Müslüman Türk şuurunu kimler korumuşsa evvela onların üstüne çullandılar. Olay budur. Olay basit bir siyasi mesele filan değildir. Sadece Cumhuriyeti değil bin yıldır bizi ayakta tutan ne varsa hepsini tasfiye ettiler.”
“Hepsi yalan!” diye kükrüyor
Öztürk;
“Ben kavmiyetçi olabilir miyim? Ben Kur’an mümini bir insanım. Bugün Türkiye’de en melunundan her türlü kavmiyetçiliği yaparsınız. Bunlar alkışlanıyor. Ambargo ve yasak Türklük içindir. Türk olmak suç haline
getirilmiştir.”
Türk Milleti’nin 1071’den beri karşılaştığı en büyük ihanet bu Öztürk’e göre:
“Malazgirt ile Anadolu’ya gelen Müslüman Türk’ün o günden bugüne maruz kaldığı en büyük, sistematik, tertipli, şuurlu ihanet olayı bugün yaşanıyor. Bir benzerini tarihimiz boyunca yaşamadık. 1071’den beri intikam için uğraşıyorlar. Bugün, bu intikamı Haçlılarla işbirliği halinde alıyorlar. Bin yıl boyunca bu topraklarda Müslüman Türk şuurunu kimler korumuşsa evvela onların üstüne çullandılar. Olay budur. Olay basit bir siyasi mesele filan değildir. Sadece Cumhuriyeti değil bin yıldır bizi ayakta tutan ne varsa hepsini tasfiye ettiler.”
Haçlıya yamaklık politikası
- Kim bu tasfiyeciler?
Haçlı kodamanları ne diyorsa o yapılıyor Türkiye’de. Bu kadar basit. Ayrıntısına gerek yok. Türkiye bugün Haçlıların yönettiği bir ülkedir. Amerika’nın bir eyaleti gibi. Ankara’dan yönetilmiyor. Bakın Allah zinayı yasaklıyor. 10’a yakın ayet var. Bütün dinlerde suç. Kur’an’da da en rezil suçlardan biri. Brüksel’e çağırıyorlar. Diyorlar ki ’Bunu suç olmaktan kaldır’. Daha Türkiye’ye dönmeden beyefendi telefonla bildiriyor. ’Kaldırın’. Kaldırıyorlar. Ne oldu? Bir yanda Kuranın 8-9 ayeti, bir yanda Brüksel’in talimatı! Başka örneğe gerek var mı?
- Kur’an Hristiyanları, Yahudileri veli edinmeyin demiyor mu?
Onu da hafifletiyorlar. Veli edinmeyin değil, iki anlamı vardır “İşlerinin başına geçirmeyin” diyor. Geçirdiler.
Haçlı kodamanları ne diyorsa o yapılıyor Türkiye’de. Bu kadar basit. Ayrıntısına gerek yok. Türkiye bugün Haçlıların yönettiği bir ülkedir. Amerika’nın bir eyaleti gibi. Ankara’dan yönetilmiyor. Bakın Allah zinayı yasaklıyor. 10’a yakın ayet var. Bütün dinlerde suç. Kur’an’da da en rezil suçlardan biri. Brüksel’e çağırıyorlar. Diyorlar ki ’Bunu suç olmaktan kaldır’. Daha Türkiye’ye dönmeden beyefendi telefonla bildiriyor. ’Kaldırın’. Kaldırıyorlar. Ne oldu? Bir yanda Kuranın 8-9 ayeti, bir yanda Brüksel’in talimatı! Başka örneğe gerek var mı?
- Kur’an Hristiyanları, Yahudileri veli edinmeyin demiyor mu?
Onu da hafifletiyorlar. Veli edinmeyin değil, iki anlamı vardır “İşlerinin başına geçirmeyin” diyor. Geçirdiler.
***
Çıkış noktası Neo-Osmanlıcılık olan dış politikaya bir kimlik arıyoruz ama nafile. Pantürkist veya turancı olamayacağı aşikar olduğuna göre “panislamist” olabilir mi?
“Hayır, hiçbirşey değil” diyor Öztürk;
“Absürd. Aceze politikası. Hiçbirşey politikası. Haçlıya yamaklık politikası.”
“Hayır, hiçbirşey değil” diyor Öztürk;
“Absürd. Aceze politikası. Hiçbirşey politikası. Haçlıya yamaklık politikası.”
Cumhuriyet’e “ahlaksız rejim” diyenler hareme baksınlar
Laf lafı açıyor; Erzurum Mebusu Ziyaeddin Efendi’nin Meclis kürsüsünde Cumhuriyeti “sadece ahlaksızlık getirmekle” suçladığı konuşmaya kadar geliyor. Bu konuda çok sert ve net Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk:
“Cumhuriyet ahlaksız rejim diyenler hareme baksınlar. Halifelerin yaptıklarına baksınlar. Son 30-40 yıldır tarikatların ekranlara yansıyan rezilliklerine baksınlar. Sonra kendileri karar versinler. Daha merak ediyorlarsa İslam’ın şampiyonu geçinen arap ülkelerindeki çirkefliklere baksınlar.”
“Cumhuriyet ahlaksız rejim diyenler hareme baksınlar. Halifelerin yaptıklarına baksınlar. Son 30-40 yıldır tarikatların ekranlara yansıyan rezilliklerine baksınlar. Sonra kendileri karar versinler. Daha merak ediyorlarsa İslam’ın şampiyonu geçinen arap ülkelerindeki çirkefliklere baksınlar.”
Engizisyon cellatları Şeyhülislam lakaplı Ebussuud ve Yenişehirli’den daha haysiyetli kalıyor
Eh mevzu madem “harem”e geldi; “Muhteşem Yüzyıl”ı anmadan olmaz. “Bu diziyi esefle kınıyorum” diyor. Bu tepkisinin nedeni dizinin Ebussuud’u kutsayan yaklaşımı:
“Ebussuud dinci yobazların önde gidenlerinden biri. Şimdi onu getirdiler bu dizide kakalıyorlar. Neredeyse Kanuni’den yukarı çıkardılar. Ebussuud fetva veriyor, nezih, sufi meşrep insanları astırıyor. Gidiyor, şeriat adına idamları denetliyor. Mesela Beşir Efendi diye birini astırmış. Ne kadar temiz, ne kadar hizmet ehli, ne kadar pırıl pırıl bir insan, takva sahibi, 80 yaşlarında. Cellatlara diyor ki, ‘Sarığı başından alın sarığa saygısızlık olur.’ O günahsız adamın başını kestirmek saygısızlık değil, bir metre bez orada kirlenir diye ona saygısızlık. Böyle ciğeri beş para etmeyen insanlık düşmanı bir herif. Hele o Yenişehirli Abdullah Efendi diye bir şeyhülislam var, fetvalarını okuyun engizisyon mahkemelerinin baş cellatlarına rahmet okutur. Onlar bu şeyhülislam lakaplı adamlardan daha haysiyetli kalıyor. Dehşet verici. Böyle bir insanlık suçu olamaz.”
“Ebussuud dinci yobazların önde gidenlerinden biri. Şimdi onu getirdiler bu dizide kakalıyorlar. Neredeyse Kanuni’den yukarı çıkardılar. Ebussuud fetva veriyor, nezih, sufi meşrep insanları astırıyor. Gidiyor, şeriat adına idamları denetliyor. Mesela Beşir Efendi diye birini astırmış. Ne kadar temiz, ne kadar hizmet ehli, ne kadar pırıl pırıl bir insan, takva sahibi, 80 yaşlarında. Cellatlara diyor ki, ‘Sarığı başından alın sarığa saygısızlık olur.’ O günahsız adamın başını kestirmek saygısızlık değil, bir metre bez orada kirlenir diye ona saygısızlık. Böyle ciğeri beş para etmeyen insanlık düşmanı bir herif. Hele o Yenişehirli Abdullah Efendi diye bir şeyhülislam var, fetvalarını okuyun engizisyon mahkemelerinin baş cellatlarına rahmet okutur. Onlar bu şeyhülislam lakaplı adamlardan daha haysiyetli kalıyor. Dehşet verici. Böyle bir insanlık suçu olamaz.”
Müslümanlığın en büyük düşmanını ilk gören Atatürk oldu
- İntikamın kimler eliyle alındığını konuştuk ama meselenin bir de “kimin intikamı” tarafı var...
İngiltere’nin! Mustafa Kemal 1920’de söylüyor, ‘Müslümanların ve Müslümanlığın en büyük düşmanı İngilizler’ diyor. Ve onların da beyin mekanı İstanbul’dur. Bir şey daha söylüyor, ‘İngilizlerin siyasetlerinin esası İslam’ı İslam’la vurmaktır. Müslümanları Müslümanlarla vurmaktır.’ Bugünkü Amerikan zulüm politikalarının esas mimarı da İngiltere’dir. ABD’nin Huntington’un önderliğinde uyguladığı politikalar Toynbee tarafından belirlendi. Toynbee kimdir? İtiraf ederim ki 20. yüzyılın en büyük düşünürlerinden biri ama bir şey daha var. İngiliz istihbatının teorisyenidir. Büyük bir Atatürk düşmanıdır. İslam ve Türkiye düşmanıdır. Onun çizdiği stratejilerle, öğrencisi olan Huntington ‘Medeniyetlerin Çatışması’nı yazdı. İngiliz siyaseti Türk islamın en kararlı, en radikal düşmanıdır. Bunu tarihte ilk defa Mustafa Kemal gördü. Üzerinde güneşin batmadığı bir imparatorluk bugün bir balıkçı ülkesine dönmüş gayet tabii bunun hıncı var.
İngiltere’nin! Mustafa Kemal 1920’de söylüyor, ‘Müslümanların ve Müslümanlığın en büyük düşmanı İngilizler’ diyor. Ve onların da beyin mekanı İstanbul’dur. Bir şey daha söylüyor, ‘İngilizlerin siyasetlerinin esası İslam’ı İslam’la vurmaktır. Müslümanları Müslümanlarla vurmaktır.’ Bugünkü Amerikan zulüm politikalarının esas mimarı da İngiltere’dir. ABD’nin Huntington’un önderliğinde uyguladığı politikalar Toynbee tarafından belirlendi. Toynbee kimdir? İtiraf ederim ki 20. yüzyılın en büyük düşünürlerinden biri ama bir şey daha var. İngiliz istihbatının teorisyenidir. Büyük bir Atatürk düşmanıdır. İslam ve Türkiye düşmanıdır. Onun çizdiği stratejilerle, öğrencisi olan Huntington ‘Medeniyetlerin Çatışması’nı yazdı. İngiliz siyaseti Türk islamın en kararlı, en radikal düşmanıdır. Bunu tarihte ilk defa Mustafa Kemal gördü. Üzerinde güneşin batmadığı bir imparatorluk bugün bir balıkçı ülkesine dönmüş gayet tabii bunun hıncı var.
Selcen Taşçı'nın Yaşar Nuri Öztürk ile yaptığı röportajdan alınmıştır.