Subscribe Us

header ads

Televizyondaki Ticaniler

1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti; 25 Temmuz 1951'de 'Atatürk Hakkında İşlenen Suçlar`a Dair' 5816 sayılı kanun maddesini çıkardı.
Çünkü; kendilerine Ticani diyen bir tarikatçi grubu ellerindeki çekiçlerle nerede bir Atatürk heykeli buldularsa kırıyorlardı. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar daha sonra bu durumu şöyle açıkladı: “İktidarımızın ilk yıllarında, Kemal Pilavoğlu adında birinin yönettiği tarikat mensupları ellerine geçirdikleri çekiçlerle Atatürk heykellerine saldırıyor, huzursuzluk çıkarıyorlardı. Atatürk heykellerine ve Atatürk'e karşı harekete geçeceklere karşı da Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkartmak gerekiyordu.'

Ticanilik; hukuk fakültesinden terk Kemal Pilavoğlu tarafından 1930’larda Ankara’nın Çubuk ilçesi ile Çankırı’nın Şabanözü ilçesinde örgütlenmişti. Ticaniler, 'Heykel, puttur!', 'Laiklik dinsizliktir!', 'Hilafeti kaldıran Atatürk melundur!', 'Türkçe ezan, küfürdür!' gibi sloganlarla ortaya çıktılar ve 4 Şubat 1949’da TBMM’nin dinleyici bölümünde Arapça ezan okuyup gövde gösterisi yaptılar. Ardından, çeşitli yerlerdeki Atatürk heykellerine saldırmaya başladılar ve bir gecede 17 heykel kırdılar.
TORUNLARI
Aslında o Ticaniler; Anadolu'nun ezilmiş; kendi kurtuluşunu Kemal Pilavoğlu gibi tiplerin eteğine sarılmakta gören çaresiz ve zavallı insanları idiler.
Gerçek Ticaniler şimdi Bebek'teki villalarda oturabilen; birkaç kanalda birden televizyona çıkıp değişik yayın organlarından yüklü miktarda para kapan modern Ticaniler.
İlk Ticaniler; kendilerini cennete götürecek yol olarak görüyorlardı Atatürk heykellerine saldırmayı.
Şimdiki Ticaniler ise basın patronlarını iktidar sopası ile korkutarak onları soymanın aracı haline getirdiler Atatürk'e saldırmayı.
Yeni Ticaniler cennet istemiyor, bahçeli villa istiyor. Önceki Ticaniler inanıyordu; şimdikiler ise Allahsız...
Bakın Atatürk'ü soykırımcı göstererek onun manevi heykelini kırmaya kalkışanlara... Sanki sanattan anlıyormuş gibi heykel eleştiri yapıyor görünerek Atatürk'ün fikriyatına saldıranlara...
Bunlar; Kemal Pilavoğlu'nun eteğine yapışan Ticanilerden çok daha Ticanidirler.
İlk Ticanilerin arasında kadınlar yoktu.
Şimdiki Ticanilerin en azgınları, kadınlardan çıkıyor.
Kendileri boyalı, süslü, açıksaçık. Yoksul kızlarına ise türban tavsiye ediyorlar.
Perişan kılıklı ilk Ticanilerle şimdiki lüks kravatlı, cipli, villalı Ticanileri karşılaştırın.
Torunları, dedelerini çok geçtiler.
OLMUYOR TAHA BEY
Yazar Taha Akyol, durmadan Atatürk üstüne kitap çıkartıyor, ne güzel...
Lakin; Sayın Akyol'un sosyolojinin en temel ve en basit ilkesini çiğneyerek yazdığı anlaşılıyor. Malum gazete Taraf'taki röportajda diyor ki: '1930'larda Kemalistlerde görülen Hitler ve Mussolini hayranlığı ya da takdirkarlığı, bu liderlerin kurduğu otoriter sistemle ilgilidir.'
Bay Akyol, o dönemdeki Kemalistleri anlatırken aslında Atatürk'ün de Hitler hayranı olduğunu söylemeye çalışıyor.
Bunu da uzman, belgesel araştırmacı havalarında yapıyor.
Ama Taha Bey işine gelen yorumları belge gibi sunarken asıl belgeleri gizliyor. Örneğin Atatürk'ün Hitler'le ilgili açıklamalarını yok sayıyor.
Taha Bey; açın; bakın; gazeteler ortada: Atatürk; açık açık Avrupa devletlerini uyarmakta; 'Hitler Avrupa'yı yutmaya hazırlanıyor, görmüyor musunz?' diye çıkışmakta ve İngiltere safında yer almaya hazırlanmaktadır.
Taha Bey; sosyolojide zaman ve zemin ilkesi gereği; 1926'ları 2012 mantığıyla değerlendiremezsiniz. Öyle yapar iseniz ancak yeni Ticanilere çekiç vermiş olursunuz.
Taha Bey'e bir hatırlatma daha: Durmadan Atatürk dönemi cumhuriyetini eleştiriyorsunuz. İyi de ondan önceki dönem padişahlıktı. Kemalistler cumhuriyeti getirmekle padişahlıktan daha geri bir rejim mi kurdular?
Ah Taha Bey; ah! 'Zaman ve zemin'i karıştırırsanız istemeden olsa bile Ticanileşirsiniz...