Aleviler’in Atatürk’e karşı duydukları sevgi ve saygıyı hepimiz bilmekteyiz. Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele esnasında Alevilerden her zaman yakınlık görmüş ve bu yakınlığı çeşitli de falar kendisi de dile getirmiştir.(1) Atatürk, gerçekleştirdiği devrimler vasıtasıyla toplumun tüm kesimlerine büyük katkılar getirmiş, çağdaş bir toplum yaratmak için ne gerekiyorsa yapmış ve en büyük eseri olan Cumhuriyeti bizlere emanet etmiştir.
Çok dinli ve çok uluslu bir imparatorluktan geçişte genç Cumhuriyetin, din ve ulus unsurları arasında kendi kimliğini oluşturması kolay olmamıştır. İşte bu noktada Ulu Önder Atatürk’ün Cumhuriyeti laik bir temele oturtması dönüm noktası olmuştur. Aleviler, Cumhuriyetin laik çizgisinde kendi düşüncelerine has özellikler bul maları sebebiyle, sonuna kadar destek olmuşlar ve h de destek olmaya devam etmektedirler.
Alevilik Türkiye’nin bir gerçeğidir. Bugüne değin konu ile ilgili yapılan araştırmaların ve kaynakların yetersiz olması, bilgisi olsun olmasın herkesin bir fikir yürütmesine sebep olmuştur. Böyle olunca konuya yönelik olumlu katkıların yapılabilmesi güçleşmektedir. Bugün Cumhuriyetin erdemini ve faziletlerini anlayamamış birçok insan bulunmaktadır. Zaten bundan dolayıdır ki hemen bazı iç ve dış mihraklar ülkemizin dirlik ve düzenini bozma gayretlerini sürdürmektedirler. Ancak iyi bilinmelidir ki bu gayretler yüce Türk milletinin yüzyıllardır koruduğu öz değerlerine sahip çıkma güdüsü sayesinde bugüne kadar boşa çıkarılmış, bugünden sonra da boşa çıkarılacaktır.
Görüş ve düşüncelerin farklı olması elbette her zaman mümkün olabilecektir. İnsanların farklı düşünmeleri veya farklı şeyleri hissetmelerinden daha doğal bir şey olamaz, Burada önemli olan husus bu farklı düşüncelerin ve hislerin bir ayrılık göstergesi olarak değil, tam tersine bir zenginlik göstergesi olarak algılanabilmesi durumudur. Sonuçta amacımız güzel ülkemizin yücelmesi ve daha ileriye gitmesi değil midir zaten. Bu yüzden gücümüzü, bilgi birikimimizi ayrılık için değil, ülke hedeflerimize daha kolay varabilmemiz için harcamalıyız. “Seçkinler, ne kadar aydınlanmış olursa olsunlar, kendi başlarına yeni bir uygarlık yaratamazlar. Bunun için bütün insanların enerjisi gereklidir. Ama bu enerjiler mevcuttur, harekete geçirilmeyi beklemektedirler”(2)
Sevgili dostlar, insanlık başdöndürücü bir hızla değişmekte ve gelişmektedir. Bu hıza ve değişime ayak uydurabilmek sadece ve sadece çok çalışmak, doğru bilgilenmek ve olaylara hoşgörü ile yaklaşabilmekle mümkün ola bilecektir. Önümüzde uzun ve zor bir yol bulunmaktadır. Bu yolda bizim en temel şiarımız Atatürk ilke ve inkılapları olacaktır. Toplumun hangi kesiminden olursa olsun her fert üzerine düşeni yapmalı ve bu güzel ülkeyi layık olduğu yere getirmelidir. Ancak bu şekilde Ulu Önderimizin gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesine ulaşabiliriz. Herkes bilmelidir ki bizler demokrat, laik, özgürlükçü ve tam bağımsız bir Türkiye’nin takipçisi ve bekçileriyiz.
Mehmet Bakırcı
1. Baki Öz. Kurtuluş Savaşında Alevi-Bektaşiler, Geliştirilmiş 3. Baskı, İstanbul 1990. s. 42-58.
2. Alvin ve Heıdı Toffler. Yeni Bir Uygarlık Yaratmak. s. 106.107.
1. Baki Öz. Kurtuluş Savaşında Alevi-Bektaşiler, Geliştirilmiş 3. Baskı, İstanbul 1990. s. 42-58.
2. Alvin ve Heıdı Toffler. Yeni Bir Uygarlık Yaratmak. s. 106.107.