Subscribe Us

header ads

ABD vuracak, AKP abdest tazeleyecek

Bir elimiz Orta Doğu içlerinde, öbürü Uzak Doğu kıyılarında.
‘Bölgesel güç’ dediğin böyle olur, ‘küresel etkinlik’ bu şekilde izah edilir.
Altı ayda ‘sıfırı’ tüketen ve “komşularla sıfır sorun” derken neredeyse ‘Eskimolar’ ile bile kanlı bıçaklı olacak duruma gelen memleket, hafiften toparlamaya başladı.
‘Eksen’ falan derken neredeyse ‘şaftı’ kayan dış politikada yeni hamleler (!) kendini hissettiriyor.
“Ayının kırk türküsü var kırkı da ahlat üstüne” derler ya.
Hazretler ne zaman dünyanın ağababaları ile yan yana gelip iki kare fotoğraf çektirse yandaşlar anında manşeti patlatıyor:
- “Dünya barışı için ABD ile Türkiye aynı doğrultuda çaba harcıyor!”
Çaba dedikleri malum.
Bir yandan Gladyo’nun yıllanmış kalemşorları eski defterleri karıştırıp Suriye’nin vurulması için mütedeyyin kitleyi ajite ederken, öbür yandan nereden beslendikleri karanlık bir takım sivil toplum kuruluşları caddeleri posterlerle donatıyor:
- “Haydi Suriye’ye yardım etmeye.”
Yahu siz önce açlıktan birkaç yıl içinde ‘vesika’ başvurusu yapan 90 bin kadının haline çare arayın.
Bırakın Şam’ın ‘kimin eline geçeceği’ bilinmeyen şekerini.
Size yedirmezler o şekeri.
***
Dönelim yine ‘ahlat’meselesine.
Hükümetin başı, Obama ile yararlı bir görüşme yapmışmış.
Ağırlıklı olarak Suriye ve ‘terör’ konusu ele alınmış. Esad’ın defterinin nasıl dürüleceği hususunda fikir teatisinde bulunulmuş. Tabii her zamanki gibi “teröre karşı ortak mücadele” teranesi de gündeme gelmişmiş.
ABD’nin çok umurundaydı zaten Türkiye’nin yıllardır yaşadığı terör belası.
Vaktinde haberi olsaydı çöreklenirdi Kandil’e, ağızlarının payını verirdi bölücü teröristlere. Belli ki, farkına varamadılar bugüne kadar.
Allah’a şükür ki, bundan sonra teröre karşı ‘ortak mücadele’ kararlığını gösterdi dünyanın iki büyük gücünün liderleri.
Varsın sonrasını PKK düşünsün artık.
Herhalde şimdi Kandil’dekilerin uykuları kaçıyordur. Öyle ya, ABD ve Türkiye teröre karşı ‘ortak mücadele’ kararlılığını vurguladı.
Şimdi suyu bulandırıp da ‘siyasi uzantı ile müzakere’ vaadi Seul ziyareti öncesi niye dillendirildi sorusunu sormaya gerek yok herhalde.
Büyük patronla yüz yüze gelmeden önce bir selam çakma, “Yahu bizi sıkıştırmayın konjonktür müsait değil, sizinle aynı kafadayız” mesajını taşımıyordu o sözler.
***
Dünyanın gözü bir kez daha üzerimizde.
ABD, Esad’ı mı tokatlayacak, ‘Türkiye’nin izni’ gerekli. Türkiye istemezse ‘yerinden’ bile kıpırdayamaz.
Nitekim Suriye’de ne kadar muhalif varsa İstanbul’da ‘baş göz etme’ görevi yine bize düştü. Boğaz’a nazır otellerde, ‘kardeşin kardeşi nasıl boğazlayacağı’ hesapları yapıldı.
Irak’ta dün yaşanan, bugün sürmekte olan neyse, aynısının Suriye’de de gerçekleşeceği ilk mektep çocuklarının bile dilinde.
Kim bilir oradan ‘kaç etnik grup’, ‘kaç mezhep’, ‘kaç uyduruk inanç türü’ oluşturup bir federasyonun taşlarını döşeyecekler.
İleri demokrasi getirilecek ya bu ülkeye de. Tıpkı Irak’a getirildiği gibi.
Biz uydurmuyoruz bunları. Kendilerince “İslam’a hizmet ettiklerini” söyleyen ama hayatlarının uzunca bir bölümü NATO bünyesindeki Gladyo’ya hizmetle geçmiş tekinsiz adamların çabalarından anlıyoruz.
“Vur, vur” temposu tutmalarından, Esad gidince orada her şeyin istedikleri gibi olacağından dem vuran kalemlerin ’kan’ kokusundan anlıyoruz bütün bunları.
ABD, Suriye’ye vuracak bunlar gidip ‘abdest’ tazeleyecek.
Tıynet, cibilliyet bu.
***
Asıl bu yararlı, verimli görüşmenin somut adımı da yine bir ‘ahlat’ türküsü.
Hazret artık bu kez kesinkes Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılacağına dair Obama’ya söz vermiş.
Her şey yalansa bile bu essahtır.
Gerisi lafügüzaftır.
İsrafil K.KUMBASAR- Yeniçağ Gazetesi