Yazıyı Türkiye Türkçesine çevirmeye gerek duymadım, çünkü Türkçe konuşan birisinin bu yazıyı okuması gayet kolaydır. Azerbaycandaki soydaşlarımızın da sitemizi sıklıkla takip ettiklerini bilmekteyiz. Gerek gönderdikleri mesajlarlarla, gerek istatistiklerden Azerbaycan’dan ziyaretçilerimizin bir hayli fazla olduğunu bilmekteyiz.
Sıcağı sıcağına dün gece imzalanan protokolün Azerbaycan’ı yaraladığını hepimiz bilmekteyiz. Azerbaycan’lı soydaşlarımız da iyi bilmektedirler ki bu imzalar Türk Milletinin imzaları değil Ab ve Abd güdümündeki hükümetin imzalarıdır. Onlar kendilerine verilen ödevleri ve emirleri üstün bir çabayla yerine getirmekteler. Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusu Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye verdiği son ödevdir. Bu ödev yerine geldiğine göre bundan sonraki ödev Kıbrıs Rum kesimine limanların karşılıksız olarak açılmasıdır. Bu yıl sonuna kadar da yerine getirilecektir.
Başbakan ise nabza göre şerbet misali Azerbaycan’a gittiği zaman veya kamera karşısına geçtiği zaman Azerbaycan’ın çıkarları ve işgal altındaki Karabağ bizim için daha önemli demekte ancak uygulamalar bunun tam tersini göstermektedir.
Karabağ işgal altında, Ermeni botları, çizmeleri, tankları, silahları altında inlerken nispet yapar gibi çerçeveler arkasından Ermenistan maçını seyreden, bunun Türkiye ayağında yapılacak maçta Azerbaycan bayraklarının sallanmamasını, stada alınmamasını sağlayan bu hükümet ve rejim düşmanlığı geçmişte yaptığı uygulamalarla tescilli Cumhurbaşkanıdır.
Oysa Türk milleti böyle düşünmemekte Ermenistan ile hiçbir şekilde ilişki kurulmasını istemiyor. Ermeni adı bile insanların midesini bulandırmaya yeterken yapılan bu sarmaş dolaş hareketleri milletimiz kaldıramaz duruma gelmiştir.. Sokakkta gördüğünüz herhangi bir Türk’e küfür etmek yerine Ermeni deyin, size küfür etmenizden, hakaret etmenizden daha sert bir tepki verecektir. Ermeni sözü bize 90 yıllık bir yarayı hatırlatır. Doğudaki çeteleri, Türklere yapılan saldırıları, Azerbaycan’ı hatırlatır.
Bundan 18 yıl öncesinde Azerbaycan yardım isterken karşılık olarak ”onlar şii, biz sünniyiz Onlara İran yardım etsin” diyecek kadar şuursuz Türk düşmanı, ümmetçilik batağına saplanmış, gayrı Türk unsurların yaptığı ile şu anda yapılanlar arasındaki tek fark… Fark bulamadık, kişiler farklı olsa da zihin aynı.
Bu düşmanlık niye o halde?
Aynı dili konuşan, aynı dine mensup, aynı babanın çocuklarını kim ayırdı birbirinden?
Elçibey’e sırt çevirenlerin bundan çıkarları neydi? Şimdi ise Karabağ’a rağmen Ermenistan ile üç beş çayına oturanların çıkarları nedir?
Unutmamak lazımdır; Biz zorda kaldığımız zaman bize el uzatacak, vicdanı kanayacak olan Avrupa’nın conileri, hansları değil Türk soydaşlarımızdır. Allah’ın Arapları için van münit diyen başbakandan Azerbaycan için de bundan kar kat daha fazla tepki vermesini beklemek hata olur.
0 Yorumlar