Türkiye kadar düşmanlarına sempati besleyen, onu bağrına basan, kendisini daha iyi öldürebilsin, daha çok kargaşa çıkarsın diye her türlü yardımı yapan başka bir ülke daha yoktur.
Varlığımıza kasteden alçaklar el üstünde tutuluyor, kahraman edasıyla karşılanıyor ve biz sadece seyrediyoruz.
Fotoğraftaki, soysuz, Ankara’da askeri servis aracının geçişi sırasında içinde bulunduğu bomba yüklü aracı havaya uçuran ve 28 kişiyi katleden yaratık. Hiçbir suçu günahı olmayan insanları hunharca katleden bir caniyi, kimsenin savunacağını ve yaptığı alçaklığı onaylamayacağını sanıyorsunuz değil mi? Yanılıyorsunuz.
Burası Van. 28 kişiyi katleden şerefsiz için HDP’liler taziye çadırı kurmuşlar ve “başın sağ olsun” dileklerini kabul ediyorlar. 28 kişiyi vahşice öldüren bir yaratık için çadır kurulmuş, boy boy posterleri bastırılmış “namusumuzdur, onurumuzdur, ölümsüzdür” diye nutuklar atılıyor.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir görüntüyü göremezsiniz. Çadır hâlâ yerinde duruyor, HDP milletvekilleri ziyaret ediyor ve malum insanların gözünde bir kahraman olarak görülüyor.
Bu insanlar (!) yaşamayı zerre kadar hak etmiyorlar. Ekmeğini yediği ülkeye, altında yaşadığı bayrağa, üstünü çiğnediği toprağa yaptıkları ihanetler görmezden geliniyor, alttan alınıyor fakat bunun mazur görülecek, makul karşılanacak hiçbir yanı yok.
O çadırı kuranlar, o kapıdan içeri girenler, o fotoğrafları paçavraları taşıyanlar bu ülkede nefes almayı hak etmiyorlar. Açık ne net bir şekilde terör suçu işleniyor. Yardım yataklıktan tutun, terör örgütü propagandasına kadar her türlü suçu işliyorlar ve çadır hâlâ yerinde duruyor.
Devletin ete kemiğe bürünmüş hali olan başbakan, bakanlar, vali, kaymakam, emniyet müdürü gibi koltuğu ceylan derili şahıslar bu manzarayı sadece seyrediyor.
Birkaç ay öncesinde Fransa’da yaşanan terör saldırısı sonunda, birilerinin o teröristleri anmak için çadır kurduğunu düşünün. Düşünemezsiniz!
Bu ülkede sayısını bilmediğimiz kadar, IŞİD’e sempati besleyen insan var. Suruç’taki canlı bomba saldırısını yapanlar için, onların da aynı şekilde taziye çadırını kurduğunu boy boy afiş bastırdığını düşünün. Düşünemezsiniz!
Malum topluluk ortalığı ayağa kaldırır, Avrupa’sından Amerika’sına kadar her yerden tepki gelir ve o çadırı kuranlar kısa süre içinde öbür dünyaya göçmüş olurdu. Suruç saldırını yapanlar, Ankara Garı’ndaki saldırıyı yapanları kimse savunmuyor fakat ağzından “barış” sözcüğünü hiç düşürmeyen malum topluluk PKK’nın yaptığı her eylemi sorgusuz sualsiz sahipleniyor ve destekliyor.
Ülkeye adını veren, dilini kültürünü töresini veren “Türk” ise ortalıkta yok. Ondan hiç ses soluk çıkmıyor. Son vatanı ayaklarının altından kayıp gidiyor haberi yok.
Bir başka görüntü ise Diyarbakır’dan. Diyarbakır’da çatışmalar devam ediyor ve her gün şehit haberleriyle açıyoruz gözümüzü. Artık öyle bir alıştık ki, şehit rakamları tek hanede ise haber değeri bile taşımıyor.
Asker ve polis canlarını vererek terör örgütünü sokaklardan atmaya çalışırken, birkaç kilometre ötesinde ise hummalı bir çalışma var. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tabelaları değiştiriyor. Fotoğrafta da göreceğiniz üzere Güneydoğu’da Türkçe artık ikinci dil. Yine aynı devletin ete kemiğe bürünmüş simaları ise bunu da seyrediyor. Bu görüntülerden de anlıyoruz ki açılım devam ediyor.
Daha fazla yazamayacağım çünkü ellerim titriyor. Kelimeler beynimde kocaman kocaman küfürlerden öte bir isyana dönüşüyor.
Umarım insanlarımızın aklının başına geldiği gün, son nefeslerini vermek üzere oldukları anlar olmaz. Fazlasıyla geç kaldık ama yapılabilecek şeyler mutlaka vardır.
Artık uyanın…