KAZAN BEY OĞLU URUZ BEYİN ESİR OLDUĞUNUN DESTANINI ANLATIR
Bir gün Ulaş oğlu Kazan Bey yerinden kalkmıştı. Kara yerin üzerine otağlarını diktirmişti. Bin yerde ipek seccadesi döşenmişti. Ala sayvan gök yüzüne yükselmişti. Altın kadehler, sürahiler dizilmişti. Dokuz kara gözlü, örnie saçlı, elleri bileğinden kınalı, parmaklan süslü, boyunları birer karış kâfir kızları al şarabı altın kadeh ile kudretli Oğuz Beylerine gezdiriyorlardı. Her birinden Ulaş oğlu Salur Kazan içmişti. Altın sırmalı çadır, otağ bağışlıyordu; katar katar develer bağışlıyordu. Oğlu Uruz karşısında yayına dayanmış duruyordu. Sağ yanında kardeşi Kara Göne oturmuştu. Sol yanında dayısı Aruz oturmuştu.
Kazan sağına baktı kah kah güldü. Soluna baktı çok sevindi. Karşısına baktı oğulcuğu, Uruzu gördü, elini eline çaldı ağladı. Oğlu Uruza bu iş hoş gelmedi. İleri geldi, diz çöktü, babasına çağırıp söyledi, görelim Hânım ne söyler:
Kazan sağına baktı kah kah güldü. Soluna baktı çok sevindi. Karşısına baktı oğulcuğu, Uruzu gördü, elini eline çaldı ağladı. Oğlu Uruza bu iş hoş gelmedi. İleri geldi, diz çöktü, babasına çağırıp söyledi, görelim Hânım ne söyler:
Ünümü anla benim sözümü dinle ağam Kazan
Sağına baktın kah kah güldün
Soluna baktın çok sevindin
Karşına baktın beni gördün ağladın
Sebep nedir söyle bana
Kara başım kurban olsun babam sana dedi,
Söylemez olursan
Kalkarak yerimden ben doğrulurum
Kara gözlü yiğitlerimi yanıma ben alırım
Kan Abkaza iline ben giderim
Altın haça elimi ben basarım
Papaz cübbesi giyen keşişin elini ben öperim.
Kara gözlü kâfir kızını ben alırım
Artık seni n yüzüne ben gelmem
Ağladığına sebep ne söyle bana
Kara başım kurban olsun ağam sana
Sağına baktın kah kah güldün
Soluna baktın çok sevindin
Karşına baktın beni gördün ağladın
Sebep nedir söyle bana
Kara başım kurban olsun babam sana dedi,
Söylemez olursan
Kalkarak yerimden ben doğrulurum
Kara gözlü yiğitlerimi yanıma ben alırım
Kan Abkaza iline ben giderim
Altın haça elimi ben basarım
Papaz cübbesi giyen keşişin elini ben öperim.
Kara gözlü kâfir kızını ben alırım
Artık seni n yüzüne ben gelmem
Ağladığına sebep ne söyle bana
Kara başım kurban olsun ağam sana
Kazan Bey kızardı, oğlunun yüzüne baktı, çağırıp söyler, görelim Hânım ne söyler:
Kazan der:
Kazan der:
«Beri gel tayım oğul
Sağıma doğru baktığımda kardeşim Kara Göneyi gördüm
Baş kesmiştir kan dökmüştür ganimet doyumluk ad kazanmıştır
Soluma doğru baktığımda dayım Aruzu gördüm Baş kesmiştir kan dökmüştür doyumluk almıştır ad kazanmıştır
Karşıma doğru baktığımda seni gördüm
Ön altı yaşına geldin
Bir gün ola düşeyim öleyim sen kalasın
Yay çekmedin ok atmadın baş kesmedin kan dökmedin
Soylu Oğuz içinde doyumluk almadın yarınki gün zaman dönüp ben ölüp sen kalınca tacımı tahtımı sana vermezler diye sonumu andım ağladım oğul» dedi.
Sağıma doğru baktığımda kardeşim Kara Göneyi gördüm
Baş kesmiştir kan dökmüştür ganimet doyumluk ad kazanmıştır
Soluma doğru baktığımda dayım Aruzu gördüm Baş kesmiştir kan dökmüştür doyumluk almıştır ad kazanmıştır
Karşıma doğru baktığımda seni gördüm
Ön altı yaşına geldin
Bir gün ola düşeyim öleyim sen kalasın
Yay çekmedin ok atmadın baş kesmedin kan dökmedin
Soylu Oğuz içinde doyumluk almadın yarınki gün zaman dönüp ben ölüp sen kalınca tacımı tahtımı sana vermezler diye sonumu andım ağladım oğul» dedi.
Uruz burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
« A bey baba
Deve kadar büyümüşsün yavrusu kadar aklın yok
Tepe kadar büyümüşsün darı kadar beynin yok hüneri oğul babadan mı görür öğrenir yoksa babalar oğuldan mı öğrenir, ne zaman sen beni alıp kâfir sınırı boyunca çıkardın, kılıç çalıp baş kestin, ben senden ne gördüm ne öğreneyim?» dedi. Kazan Bey elini eline çaldı kah kah güldü:
Deve kadar büyümüşsün yavrusu kadar aklın yok
Tepe kadar büyümüşsün darı kadar beynin yok hüneri oğul babadan mı görür öğrenir yoksa babalar oğuldan mı öğrenir, ne zaman sen beni alıp kâfir sınırı boyunca çıkardın, kılıç çalıp baş kestin, ben senden ne gördüm ne öğreneyim?» dedi. Kazan Bey elini eline çaldı kah kah güldü:
«A Beyler Uruz güzel söyledi, şeker yedi, Beyler siz yiyiniz içiniz, sohbetinizi dağıtmayınız, ben bu yiğidi alayım ava gideyim, yedi günlük azık ile çıkayım, ok attığım yerleri, kılıç çalıp baş kestiğim yerleri göstereyim, kâfir sınır boyuna, Cızığlara Ağlağana, Gökçe Dağa alıp çıkayım, bir gün gelir lâzım olur a Beyler» dedi.
Konur atını çektirdi, sıçradı bindi. Sırmalı geyim giymiş üç yüz yiğit çağırttı, beraberine aldı. Kırk ala gözlü yiğidini Uruz beraberine aldı. Kazan oğlunu alıp kara dağlar üzerine ava çıktı. Av avladı kuş kuşladı, yaban geyiği yıktı. Yeşil düzlüğe, güzel çimene çadır dikti. Bir kaç gün Beyler ile yedi içti:
Meğer Tatyan Kalesinden, Aksaka Kalesinden kâfirin casusu var idi. Bunları görüp Tekfura geldi: «Hay né oturuyorsun, köpeğini havlatmayan, kedini miyavlatmayan alp- ler başı Kazan oğulcuğu ile sarhoş olup yatıyorlar» dedi. On altı bin kara elbiseli kâfir ata bindi, Kazanın üzerine dört nala yetişti.
Baktılar gördüler altı bölük toz indi. Kimi der: «Geyik tozudur» kimi der: «Düşman tozudur.» Kazan der: «Geyik olsa bir iki bölük olurdu, bu gelen bilmiş olun düşmandır» dedi.
Toz yarıldı, güneş gibi ışıldadı, deniz gibi çalkandı, orman gibi karardı, on altı bin ip üzengili, keçe börklü, azgın dinli, kızgın dilli kâfir çıka geldi. Kazan konur atını çektirdi, sıçrayıp bindi. Oğlu Uruzun gemini çektirdi, küheylan atını oynattı, karşı geldi, der:
Toz yarıldı, güneş gibi ışıldadı, deniz gibi çalkandı, orman gibi karardı, on altı bin ip üzengili, keçe börklü, azgın dinli, kızgın dilli kâfir çıka geldi. Kazan konur atını çektirdi, sıçrayıp bindi. Oğlu Uruzun gemini çektirdi, küheylan atını oynattı, karşı geldi, der:
Beri gel ağam Kazan
Deniz gibi kararıp gelen nedir
Ateş gibi ışıldayıp yıldız gibi parlayıp gelen nedir
Ağız dilden beş kelime haber bana
Kara başım kurban olsun babam sana
Deniz gibi kararıp gelen nedir
Ateş gibi ışıldayıp yıldız gibi parlayıp gelen nedir
Ağız dilden beş kelime haber bana
Kara başım kurban olsun babam sana
Kazan der:
Beri gel arslanım oğul
Kara deniz gibi çalkanıp gelen
Kâfirin askeridir
Güneş gibi ışıldayıp gelen
Kâfirin başındaki başlıktır.
Yıldız gibi parlayıp gelen
Kâfirin gönderidir
Azgın dinli düşman kâfirdir oğul
Kara deniz gibi çalkanıp gelen
Kâfirin askeridir
Güneş gibi ışıldayıp gelen
Kâfirin başındaki başlıktır.
Yıldız gibi parlayıp gelen
Kâfirin gönderidir
Azgın dinli düşman kâfirdir oğul
Oğlu: «Düşman diye neye derler?» diye sordu. Kazan der:
«Oğul onun için düşman derler ki biz onlara yetişsek öldürürüz, onlar bize yetişse öldürür.» Uruz der: «Baba içlerinde Bey yiğitleri öldürseler kan sorarlar mı, dâvalarlar mı?» Kazan der: «Oğul bin kâfir öldürsen kimse senden kan dâvala- maz, amma azgın dinli kâfirler, güzel yerde rast geldi, fakat bana sen kötü ayak bağı oldun oğul…» Uruz burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
«Oğul onun için düşman derler ki biz onlara yetişsek öldürürüz, onlar bize yetişse öldürür.» Uruz der: «Baba içlerinde Bey yiğitleri öldürseler kan sorarlar mı, dâvalarlar mı?» Kazan der: «Oğul bin kâfir öldürsen kimse senden kan dâvala- maz, amma azgın dinli kâfirler, güzel yerde rast geldi, fakat bana sen kötü ayak bağı oldun oğul…» Uruz burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Beri gel ağam Kazan
Kalktığım an da yerimden
Yüğrük atımı saklardım bugün için
Günü geldi
Ak meydanda koşturayım seni n için
Ala ejder sivri kargım saklardım bugün için
Günü geldi
Kaba karın geniş göğüste oynatayım senin için
Kara polat öz kılıcımı saklardım bugün için
Günü geldi
Dini bozuk kâfir başın kestireyim senin için
Sırtı sağlam demir zırhımı saklardım bugün için
Günü geldi
Yen yakalar diktireyim senin için
Başımda sağlam başlıklar saklardım bugün için
Günü geldi
Kaba topuk altında deldireyim senin için
Kırk yiğidimi sakladım bugün için
Günü geldi
Kâfir başım kestireyim seni n için
Aslan adımı saklardım bugün için
Günü geldi
Yaka tutup kâfir ile uğraşayım senin için
Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
Kara başım kurban olsun ağam sana
Kalktığım an da yerimden
Yüğrük atımı saklardım bugün için
Günü geldi
Ak meydanda koşturayım seni n için
Ala ejder sivri kargım saklardım bugün için
Günü geldi
Kaba karın geniş göğüste oynatayım senin için
Kara polat öz kılıcımı saklardım bugün için
Günü geldi
Dini bozuk kâfir başın kestireyim senin için
Sırtı sağlam demir zırhımı saklardım bugün için
Günü geldi
Yen yakalar diktireyim senin için
Başımda sağlam başlıklar saklardım bugün için
Günü geldi
Kaba topuk altında deldireyim senin için
Kırk yiğidimi sakladım bugün için
Günü geldi
Kâfir başım kestireyim seni n için
Aslan adımı saklardım bugün için
Günü geldi
Yaka tutup kâfir ile uğraşayım senin için
Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
Kara başım kurban olsun ağam sana
Kazan burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Oğul oğul ay oğul
Benim ünümü anla sözümü dinle
O kâfirin üçünü atsa birini şaşırmaz okçusu olur
Hay demeden başlar kesen celldı olur
Benim ünümü anla sözümü dinle
O kâfirin üçünü atsa birini şaşırmaz okçusu olur
Hay demeden başlar kesen celldı olur
Adam etini yahni kılan aşçısı olur
Senin varacağın kâfir değil
Kalkıp yerimden ben doğrulayım
Konur atın beline ben bineyim
Gelen kâfir benimdir ben varayım
Kara polat öz kılıcımı çalayım
Azgın dinli kâfirdir başlarını keseyim
Döne döne savaşayım döne döne çekişeyim
Kılıç çalıp baş kestiğimi gör de öğren
Kara başına düşünce lâzım olur.
Uruz burada söylemiş, görelim
Hanım ne söylemiş:
A bey baba işittim
Amma Araf atta erkek kuzu kurban için
Oğul da kılı ç kuşanır baba gayreti için
Benim de başım kurban olsun seni n için
Senin varacağın kâfir değil
Kalkıp yerimden ben doğrulayım
Konur atın beline ben bineyim
Gelen kâfir benimdir ben varayım
Kara polat öz kılıcımı çalayım
Azgın dinli kâfirdir başlarını keseyim
Döne döne savaşayım döne döne çekişeyim
Kılıç çalıp baş kestiğimi gör de öğren
Kara başına düşünce lâzım olur.
Uruz burada söylemiş, görelim
Hanım ne söylemiş:
A bey baba işittim
Amma Araf atta erkek kuzu kurban için
Oğul da kılı ç kuşanır baba gayreti için
Benim de başım kurban olsun seni n için
Kazan burada söylemiş, görelim Hanım ne söylemiş:
Oğul oğul ay oğul
Düşmana girip baş kesmedin
Adam öldürüp kan dökmedin
Ala gözlü kırk yiğidi yanma al
Göğsü güzel koca dağlar başına çık
Beni m savaştığımı benim dövüştüğümü
Beni m çekiştiğimi benim kılıçlaştığımı
Gör de öğren, bizim için pusuya yat oğul
Düşmana girip baş kesmedin
Adam öldürüp kan dökmedin
Ala gözlü kırk yiğidi yanma al
Göğsü güzel koca dağlar başına çık
Beni m savaştığımı benim dövüştüğümü
Beni m çekiştiğimi benim kılıçlaştığımı
Gör de öğren, bizim için pusuya yat oğul
Uruz babasının sözünü kırmadı çekilip geri döndü. Yerden yüce dağlar başına arkadaşlarını alıp çıktı. O zamanda oğul baba sözünü iki eylemezdi. İki eylese o oğulu kabul eylemezlerdi. Uruz yamaca gönderini sapladı durdu.
Kazan Bey gördü ki kâfir çok yaklaştı. Atından indi, ansudan abdest aldı, ak alnını yere koydu, iki rekât namaz kıldı. Adı güzel Muhammed’i yâda getirdi, kara dinli kâfire göz kararttı, haykırdı, at sürdü karşı vardı, kılıç vurdu. Gümbür gümbür davullar çaldı, burması altın tunç borular öttü. O Kün cilasun bey erenler dönedöne savaştı. O gün kara polat öz kılıçlar sakırdadı. O gün kargı dilli kayın oklara atıldı, alaca ejder sivri kargılar batınldı. O gün alçaklar, dönekler sapa yer gözetti. O gün baka baka Kazan oğlu Uruz aşka geldi:
Kazan Bey gördü ki kâfir çok yaklaştı. Atından indi, ansudan abdest aldı, ak alnını yere koydu, iki rekât namaz kıldı. Adı güzel Muhammed’i yâda getirdi, kara dinli kâfire göz kararttı, haykırdı, at sürdü karşı vardı, kılıç vurdu. Gümbür gümbür davullar çaldı, burması altın tunç borular öttü. O Kün cilasun bey erenler dönedöne savaştı. O gün kara polat öz kılıçlar sakırdadı. O gün kargı dilli kayın oklara atıldı, alaca ejder sivri kargılar batınldı. O gün alçaklar, dönekler sapa yer gözetti. O gün baka baka Kazan oğlu Uruz aşka geldi:
«Beri gelin kırk arkadaşım
Size kurban olsun benim başım
Görüyor musunuz babam Kazan baş kesti, kan döktü. Oğlan çocuk yalnız yemek yemeğe gelmez» dedi. «Babam bu kâfirleri esirgemiş gibi. Beni seven yiğitlerim ne duruyorsunuz kâfirin bir ucuna at tepelim» dedi.
Kara koç atını oynattı: Uruz kâfirin sağına tepti. Sağlı sollu kâfiri bir güzel dağıttı. Sanki dar yolda dolu düştü veya kara kaz sürüsünün içine şahin daldı. Kâfirin sağ yanına bastı dağıttı. Azgın dinli kâfir bunaldı. Kovalananlar oklandı.
Oğlanın soylu yüğrük atını okladılar. At yıkıldı. Kâfirler Uruzun üzerine üşüştü. Uruzun kırk yiğidi attan indi, ala kalkan bağını kısarak sıralandılar, kılıç sıyırdılar, Uruzu korumak için çok savaştılar. Kalabalık korkutur, derin olsa batırır. Yayanın umudu olmaz. Sağını solunu Uruzun çevirdiler. Kırk yiğidini şehit ettiler. Oğlanın üzerine atılıp tuttular kollarını, ak ellerini bağladılar. Kıl urganı ak boynuna taktılar. Yüzü üzerine atarak sürüklediler. Ak etinden kan çıkıncaya kadar dövdüler. «Baba!» diye ağlattılar, «ana!» diye bağırttılar. Eli bağlı boynu bağlı, yüzü üzerine atıp yürüyü verdiler.
Uruz esir oldu. Kazanın haberi yok. Öyle sandı ki düşman yenildi. Atın gemini çevirdi geri döndü. Geldi, oğlunu bıraktığı yerde bulamadı. «A Beyler oğlum nereye gitmiş olabilir?» dedi. Beyler: «O yaştakiler kuş yürekli olur, kaçıp anasına gitmiştir» dediler. Kazan utancından döndü: «Beyler Tanrı bize bir hayırsız oğul vermiş, varayım onu anasının yanından alayım, kılıç ile paralayayım, altı bölük edeyim altı yolun ayrımında bırakayım, bir daha kimse yaban yerde arkadaş koyup kaçmasın» dedi, konur atını ökçeledi yola girdi.
Evine geldi. Han kızı boyu uzun Burla Hatun Kazanın geldiğini işitti, attan aygır, deveden buğra koyundan koç kestirdi. «Oğlancığımın ilk avıdır, ünlü Oğuz beylerine ziyafet vereyim» dedi. Han Kızı gördü ki Kazan geliyor, toparlanıp yerinden kalktı. Samur kürkünü üzerine aldı, Kazana karşı geldi. Göz kapağını kaldırdı Kazanın yüzüne doğru baktı, sağma soluna göz gezdirdi, oğulcuğunu, Uruzu göremedi. Kara bağrı sarsıldı, bütün yüreği oynadı, kara çekme gözleri kart ya ş doldu. Kazana söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Size kurban olsun benim başım
Görüyor musunuz babam Kazan baş kesti, kan döktü. Oğlan çocuk yalnız yemek yemeğe gelmez» dedi. «Babam bu kâfirleri esirgemiş gibi. Beni seven yiğitlerim ne duruyorsunuz kâfirin bir ucuna at tepelim» dedi.
Kara koç atını oynattı: Uruz kâfirin sağına tepti. Sağlı sollu kâfiri bir güzel dağıttı. Sanki dar yolda dolu düştü veya kara kaz sürüsünün içine şahin daldı. Kâfirin sağ yanına bastı dağıttı. Azgın dinli kâfir bunaldı. Kovalananlar oklandı.
Oğlanın soylu yüğrük atını okladılar. At yıkıldı. Kâfirler Uruzun üzerine üşüştü. Uruzun kırk yiğidi attan indi, ala kalkan bağını kısarak sıralandılar, kılıç sıyırdılar, Uruzu korumak için çok savaştılar. Kalabalık korkutur, derin olsa batırır. Yayanın umudu olmaz. Sağını solunu Uruzun çevirdiler. Kırk yiğidini şehit ettiler. Oğlanın üzerine atılıp tuttular kollarını, ak ellerini bağladılar. Kıl urganı ak boynuna taktılar. Yüzü üzerine atarak sürüklediler. Ak etinden kan çıkıncaya kadar dövdüler. «Baba!» diye ağlattılar, «ana!» diye bağırttılar. Eli bağlı boynu bağlı, yüzü üzerine atıp yürüyü verdiler.
Uruz esir oldu. Kazanın haberi yok. Öyle sandı ki düşman yenildi. Atın gemini çevirdi geri döndü. Geldi, oğlunu bıraktığı yerde bulamadı. «A Beyler oğlum nereye gitmiş olabilir?» dedi. Beyler: «O yaştakiler kuş yürekli olur, kaçıp anasına gitmiştir» dediler. Kazan utancından döndü: «Beyler Tanrı bize bir hayırsız oğul vermiş, varayım onu anasının yanından alayım, kılıç ile paralayayım, altı bölük edeyim altı yolun ayrımında bırakayım, bir daha kimse yaban yerde arkadaş koyup kaçmasın» dedi, konur atını ökçeledi yola girdi.
Evine geldi. Han kızı boyu uzun Burla Hatun Kazanın geldiğini işitti, attan aygır, deveden buğra koyundan koç kestirdi. «Oğlancığımın ilk avıdır, ünlü Oğuz beylerine ziyafet vereyim» dedi. Han Kızı gördü ki Kazan geliyor, toparlanıp yerinden kalktı. Samur kürkünü üzerine aldı, Kazana karşı geldi. Göz kapağını kaldırdı Kazanın yüzüne doğru baktı, sağma soluna göz gezdirdi, oğulcuğunu, Uruzu göremedi. Kara bağrı sarsıldı, bütün yüreği oynadı, kara çekme gözleri kart ya ş doldu. Kazana söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Beri gel Salur Beyi Salur heybeti
Başımın bahtı evimin tahtı
Han babamın güveyisi
Kadın anamın sevgisi
Babamın anamın verdiği
Göz açtığımda gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Bey yiğidim Kazan
Kalkıp yerinden doğruldun
Oğlun ile yelesi kara soyla atına sıçrayıp bindin
Göğsü güzel koca dağlarda ava çıktın
Boynu uzun çatal boynuz geyiği tutup yıktın
Semiz etini yüklettin geri döndün
İki vardın bir gelirsin yavrum hani
Karanlık gecede bulduğum oğlum hani
Benim yavrum görünmez bağrım yanar
Başımın bahtı evimin tahtı
Han babamın güveyisi
Kadın anamın sevgisi
Babamın anamın verdiği
Göz açtığımda gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Bey yiğidim Kazan
Kalkıp yerinden doğruldun
Oğlun ile yelesi kara soyla atına sıçrayıp bindin
Göğsü güzel koca dağlarda ava çıktın
Boynu uzun çatal boynuz geyiği tutup yıktın
Semiz etini yüklettin geri döndün
İki vardın bir gelirsin yavrum hani
Karanlık gecede bulduğum oğlum hani
Benim yavrum görünmez bağrım yanar
Uçurumlaşmış kayalardan
Kazan oğlan uçurdun mu
Tali Sazın aslanına yedirdin mi
Yoksa kara dinli kâfire uğrattın mı
Ak ellerini kollarını bağlattın mı Kâfirin önünce yürüttün mü
Dili damağı kuruyup dört yanm a baktırdın mı
Kara gözden acı yaşını döktürdün mü
Kadın ana bey baba diye inlettin mi,
Kazan oğlan uçurdun mu
Tali Sazın aslanına yedirdin mi
Yoksa kara dinli kâfire uğrattın mı
Ak ellerini kollarını bağlattın mı Kâfirin önünce yürüttün mü
Dili damağı kuruyup dört yanm a baktırdın mı
Kara gözden acı yaşını döktürdün mü
Kadın ana bey baba diye inlettin mi,
Yine söylemiş:
Oğul oğul ay oğul
Evimin direği oğul
Karşı yatan kara dağımın yükseği oğul
Karamı ş gözlerimin aydını oğul
Sam yelleri esmeden Kazan, kulağım, çınlıyor
Sarımsak otunu yemeden
Kazan, içim yanıyor
Sarı yılan sokmadan akça tenim kalkıp şişiyor
Kurumuşça göğsümde sütüm oynuyor
Yalnızca oğul haberini Kazan, de gel bana
Demez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana
Evimin direği oğul
Karşı yatan kara dağımın yükseği oğul
Karamı ş gözlerimin aydını oğul
Sam yelleri esmeden Kazan, kulağım, çınlıyor
Sarımsak otunu yemeden
Kazan, içim yanıyor
Sarı yılan sokmadan akça tenim kalkıp şişiyor
Kurumuşça göğsümde sütüm oynuyor
Yalnızca oğul haberini Kazan, de gel bana
Demez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana
Anası bir deyiş daha söyledi:
Kargı gönder oynatanlar vardı geldi
Altın mızrak oynatana
Yârap noldu
Kara koç ata binenler vardı geldi
Soylu yüğrük atlı bir oğula
Yârap noldu
Uşak geldi ulak geldi
Yalnız bir oğula
Yârap noldu
Yalnız oğul haberini Kazan, de gel bana
Demez olursan yana yana beddua ederim Kazan
Altın mızrak oynatana
Yârap noldu
Kara koç ata binenler vardı geldi
Soylu yüğrük atlı bir oğula
Yârap noldu
Uşak geldi ulak geldi
Yalnız bir oğula
Yârap noldu
Yalnız oğul haberini Kazan, de gel bana
Demez olursan yana yana beddua ederim Kazan
Bir daha söylemiş:
Kuru kuru çaylara su getirdim
Kara elbiseli dervişlere adak verdim
Yanıma doğru baktığımda komşumu görüp gözettim
Umanıma bekleyenime yemek yedirdim
Aç görsem doyurdum çıplak görsem donattım
Dilek ile bir o gulu zor buldum
Yalnız oğul haberini a Kazan, de gel bana
Demez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana
Kara elbiseli dervişlere adak verdim
Yanıma doğru baktığımda komşumu görüp gözettim
Umanıma bekleyenime yemek yedirdim
Aç görsem doyurdum çıplak görsem donattım
Dilek ile bir o gulu zor buldum
Yalnız oğul haberini a Kazan, de gel bana
Demez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana
Bir daha söylemiş:
Karşı yatan kara dağdan
Bir oğul uçurdunsa söyle bana
Kazma ile yıktırayım
Taşkın akan, deli sudan
Bir oğul uçurdunsa söyle bana
Gözelerini tıkatayım
Azgın dinli kâfirlere
Bir oğul tutturdunsa söyle bana
Han babamın yanına ben varayım
Sayısız aske r bol hazine alayım Paralanıp soylu atımdan inmeyince
Yenim ile alca kanımı silmeyince
Kol but olup yer yüzüne düşmeyince
Yalnız oğul haberini almayınca
Kâfir yollarından dönmeyeyim
Bir oğul uçurdunsa söyle bana
Kazma ile yıktırayım
Taşkın akan, deli sudan
Bir oğul uçurdunsa söyle bana
Gözelerini tıkatayım
Azgın dinli kâfirlere
Bir oğul tutturdunsa söyle bana
Han babamın yanına ben varayım
Sayısız aske r bol hazine alayım Paralanıp soylu atımdan inmeyince
Yenim ile alca kanımı silmeyince
Kol but olup yer yüzüne düşmeyince
Yalnız oğul haberini almayınca
Kâfir yollarından dönmeyeyim
Yine dedi:
Yoksa o Kazan ayağımdan çizmeyi atayım mı
Kara tırnak ak yüzüme çalayım mı
Güz elması gibi al yanaklarımı yırtayım mı
Çemberime alca kanımı dökeyim mi
Can dayanmaz acıları senin yurduna salayım mı
Oğul oğul diyerek bağırayım mı
Develerden kızıl deve burdan geçti
Yavruları ardınca geçti çığırışıp geçti
Ben de yavrucuğumu aldırmışım inleyeyim mi?
Kara koç atlardan soylu at burdan geçti
Taycığı acıyla kişnedi geçti
Taycığımı yitirmişim ben de kişneyeyi m mi öyle?
Ağıllardan akça koyun burdan geçti
Kuzucağı meleşip beraber geçti
Kuzucağımı aldırmışım meleyeyim mi
Oğul oğul diye bağırayım mı
Güz elması gibi al yanaklarımı yırtayım mı
Çemberime alca kanımı dökeyim mi
Can dayanmaz acıları senin yurduna salayım mı
Oğul oğul diyerek bağırayım mı
Develerden kızıl deve burdan geçti
Yavruları ardınca geçti çığırışıp geçti
Ben de yavrucuğumu aldırmışım inleyeyim mi?
Kara koç atlardan soylu at burdan geçti
Taycığı acıyla kişnedi geçti
Taycığımı yitirmişim ben de kişneyeyi m mi öyle?
Ağıllardan akça koyun burdan geçti
Kuzucağı meleşip beraber geçti
Kuzucağımı aldırmışım meleyeyim mi
Oğul oğul diye bağırayım mı
Bir daha söylemiş:
Kalkıp yerimden doğrulayım diyordum
Yelesi kara soylu atıma bineyim diyordum
Kudretli Oğuz içine gireyim diyordum
Ala gözlü gelin alayım diyordum
Kara yerde ak otağlar dikeyim diyordum
Alıp oğlumu kutsal gelin odasına geçireyim diyordum
Murat ile maksuda erdireyim diyordum
Murada erdirmedin beni
Kara başımın bedduası tutsun Kazan seni
Bir benim yavrum görünmüyor bağrım yanıyor
Neyledin, de gel bana
Demez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana
Yelesi kara soylu atıma bineyim diyordum
Kudretli Oğuz içine gireyim diyordum
Ala gözlü gelin alayım diyordum
Kara yerde ak otağlar dikeyim diyordum
Alıp oğlumu kutsal gelin odasına geçireyim diyordum
Murat ile maksuda erdireyim diyordum
Murada erdirmedin beni
Kara başımın bedduası tutsun Kazan seni
Bir benim yavrum görünmüyor bağrım yanıyor
Neyledin, de gel bana
Demez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana
Oğlunun anası böyle deyince Kazanın aklı başından gitti, kara bağrı sarsıldı, bütün yüreği oynadı, karanlık gözleri. kan ya ş doldu: «Güzelim, oğul gelse senden mi sorardım, korkma kaygılanma, avdadır, avda kalan oğul için kaygılanma, yedi gün ben Kazana mühlet ver, yerde ise oğulu çıkarayım, gökte ise indireyim, bulursam buldum, bulmaz isem Tanrı verdi Tanrı aldı neyleyeyim, gelip kafa yasını seninle beraber tutayım» dedi. Han kızı: «Kazan, oğlanın avda olduğunu şundan bileyim ki yorgun atınla körelmiş gönderinle ardına düşesin» dedi.
Kazan geri döndü, geldiği yolu izleyip koşturdu, geceyi gündüze kattı. Anası duymadan el altından buyurdu: «Doksan tümen genç Oğuz ardımca gelsin, oğlan esirdir Beyler bilsin» dedi.
Düşmanın yenildiği yere geldi. Gördü ki oğlunun ala gözlü kırk yiğidi öldürülmüş, yüğrük atı oklanmış yatıyor. Ceset arasında oğulcuğunun cesedini bulamadı, altın kakmalı kamçısını buldu. İyice bildi ki oğlu kâfire esirdir. Ağladı:
Düşmanın yenildiği yere geldi. Gördü ki oğlunun ala gözlü kırk yiğidi öldürülmüş, yüğrük atı oklanmış yatıyor. Ceset arasında oğulcuğunun cesedini bulamadı, altın kakmalı kamçısını buldu. İyice bildi ki oğlu kâfire esirdir. Ağladı:
Kara dağımın yükseği oğul
Kanlı suyumun taşkını oğul
Kocalığıma gelip aldırdığım yalnız oğul
Kanlı suyumun taşkını oğul
Kocalığıma gelip aldırdığım yalnız oğul
dedi. Kâfirin izini izledi.
Kanlı Kara Derbentte kâfir de konmuştu. Oğlana kara çoban keçesi giydirmişlerdi, kapı eşiği üzerinde çaprazlama bırakmışlardı. Giren basıyor, çıkan basıyordu. «Eski düşman tatar oğlu elimize girmişken eziyet çektire çektire öldürelim» diyerek kapı eşiği üzerinde çaprazlama koymuşlardı.
Bu sırada Han Kazan yetişti. Konur atını şaha kaldırdı. Kâfir, Kazanın geldiğini gördü, ürktü. Kimi atına biniyor, kimi zırh giyiyor. Esir yiğit başını kaldırdı, der: «Bre kâfir ne haldir?» Kâfir der: «Baban geldi, tutalım diyoruz.»
Kanlı Kara Derbentte kâfir de konmuştu. Oğlana kara çoban keçesi giydirmişlerdi, kapı eşiği üzerinde çaprazlama bırakmışlardı. Giren basıyor, çıkan basıyordu. «Eski düşman tatar oğlu elimize girmişken eziyet çektire çektire öldürelim» diyerek kapı eşiği üzerinde çaprazlama koymuşlardı.
Bu sırada Han Kazan yetişti. Konur atını şaha kaldırdı. Kâfir, Kazanın geldiğini gördü, ürktü. Kimi atına biniyor, kimi zırh giyiyor. Esir yiğit başını kaldırdı, der: «Bre kâfir ne haldir?» Kâfir der: «Baban geldi, tutalım diyoruz.»
Aman bre kâfir aman
Tanrının birliğine yoktur güman
Tanrının birliğine yoktur güman
Deyince, kâfirler oğluna aman verdiler, elini çözdüler, gözünü açtılar. Babasına karşı gönderdiler. Söyler, görelim Hânım ne söylemiş:
Beri gel a bey baba
Nereden bildin benim esir olduğumu
Ak ellerimin ardıma bağlandığını
Kıl sicimin ak boynuma takıldığını
Kara gözlü yiğitlerimin öldürüldüğünü
Sen gelmeden baba kâfirler konuştular
Konur atlı Kazanı tutun
Kollarını, ak ellerini bağlayın
Pusu kurup güzel başını kesin
Alca kanını yer yüzüne dökün
Oğlu ile ikisini bir yerde öldürün
Ocağını söndürün diye söyleştiler
Hânım baba korkarım
Koştururken konur atını kaydırasm
Savaştığın vakit kendini tutturasım
Pusuya düşüp güzel başını kestiresin
Ak bürçekli anamı oğul derken
Başımın bahtı Kazan diye ağlatasın
Gelme baba geri dön
Altın otağına sürüp var
Kocamış olmuş anama umut ol
Kara gözlü kız kardeşimi ağlatma
Kocamış olmuş anamı sızlatma
Oğul için bana ölmek ayıp olur
Yaradan hakkı için baba
Nereden bildin benim esir olduğumu
Ak ellerimin ardıma bağlandığını
Kıl sicimin ak boynuma takıldığını
Kara gözlü yiğitlerimin öldürüldüğünü
Sen gelmeden baba kâfirler konuştular
Konur atlı Kazanı tutun
Kollarını, ak ellerini bağlayın
Pusu kurup güzel başını kesin
Alca kanını yer yüzüne dökün
Oğlu ile ikisini bir yerde öldürün
Ocağını söndürün diye söyleştiler
Hânım baba korkarım
Koştururken konur atını kaydırasm
Savaştığın vakit kendini tutturasım
Pusuya düşüp güzel başını kestiresin
Ak bürçekli anamı oğul derken
Başımın bahtı Kazan diye ağlatasın
Gelme baba geri dön
Altın otağına sürüp var
Kocamış olmuş anama umut ol
Kara gözlü kız kardeşimi ağlatma
Kocamış olmuş anamı sızlatma
Oğul için bana ölmek ayıp olur
Yaradan hakkı için baba
Geriye dön eve var
Kocamış ana m karşılayıp da
Beni sana sorsa
Baba doğru haber ver
Gördüm senin oğlun esir, de;
Kollarından ak elleri bağlı, de;
Kara kıldan sicim boynuna takılı, de;
Kara domuz damında yatıyor, de;
Kıl kepenek boynunu acıtıyor, de;
Sert bukağı topuğunu vuruyor de;
Yanmış arpa ekmeği ile acı soğan övünü, de;
Benim ana m benim için kaygılanmasın
Bir a y baksın
Bir ayda varmazsam iki ay baksın
İki ayda varmazsam üç ay baksın
Üç ayda varmazsam öldüğümü o vakit bilsin
Aygır atımı boğazlayıp aşımı versin
El kızı nişanlıma izin versin
Bana sakladığı gelin odasına başkası girsin
Anam benim için mavi giyip kara sarınsın
Kudretli Oğuz ilinde yasımı tutsun
Benim başım seni n yoluna kurban olsun
Geri dön baba
Kocamış ana m karşılayıp da
Beni sana sorsa
Baba doğru haber ver
Gördüm senin oğlun esir, de;
Kollarından ak elleri bağlı, de;
Kara kıldan sicim boynuna takılı, de;
Kara domuz damında yatıyor, de;
Kıl kepenek boynunu acıtıyor, de;
Sert bukağı topuğunu vuruyor de;
Yanmış arpa ekmeği ile acı soğan övünü, de;
Benim ana m benim için kaygılanmasın
Bir a y baksın
Bir ayda varmazsam iki ay baksın
İki ayda varmazsam üç ay baksın
Üç ayda varmazsam öldüğümü o vakit bilsin
Aygır atımı boğazlayıp aşımı versin
El kızı nişanlıma izin versin
Bana sakladığı gelin odasına başkası girsin
Anam benim için mavi giyip kara sarınsın
Kudretli Oğuz ilinde yasımı tutsun
Benim başım seni n yoluna kurban olsun
Geri dön baba
Oğlu bir daha söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Karşı yatan karadağlar esen olsa el yaylar
Kanlı kanlı sular esen olsa coşup taşar
Kara koç atlar esen olsa tay doğurur
Katarlarda kızıl deve esen olsa yavru verir
Ağıllarda akça koyun esen olsa kuzular
Bey erenler esen olsa oğlu doğar
Sen esen o l anam esen olsun
Benden daha iyi Mevlâ size oğul versin
Aksütünü anam bana helâl eylesin
Savaşma çekilip dön baba geri
demiş:
Kanlı kanlı sular esen olsa coşup taşar
Kara koç atlar esen olsa tay doğurur
Katarlarda kızıl deve esen olsa yavru verir
Ağıllarda akça koyun esen olsa kuzular
Bey erenler esen olsa oğlu doğar
Sen esen o l anam esen olsun
Benden daha iyi Mevlâ size oğul versin
Aksütünü anam bana helâl eylesin
Savaşma çekilip dön baba geri
demiş:
Han Kazan burada söylemiş, görelim Hânım ne söyle
Oğul oğul ay oğul, Beyim oğul
Karşı yatan kara dağımın yükseği oğul
Güçlü belimin kuvveti canım oğul
Yorgun gözlerimin ışığı oğul
Şafaklarda uyanışım senin için
Konur atımı yormuşum senin için
Ak giyimime kir eklendi senin için
Benim başım kurban olsun canım oğul seni n için
Sen gideli ağıtlarım gökte iken yere indi
Gümbür gümbür davullar dövülmedi
Ağır ulu divanım toplanmadı
Seni bilen bey oğulları ak çıkardı kara giydi
Kaza benzer kızım gelinim ak çıkardı kara giydi
Kocamış anan kan yaşı döktü
Ak sakallı baban dertli oldu
Dönüp buradan oğul eve varsam
Akça yüzlü anan karşılayıp oğul? dese
Ne deyim?
Karşı yatan kara dağımın yükseği oğul
Güçlü belimin kuvveti canım oğul
Yorgun gözlerimin ışığı oğul
Şafaklarda uyanışım senin için
Konur atımı yormuşum senin için
Ak giyimime kir eklendi senin için
Benim başım kurban olsun canım oğul seni n için
Sen gideli ağıtlarım gökte iken yere indi
Gümbür gümbür davullar dövülmedi
Ağır ulu divanım toplanmadı
Seni bilen bey oğulları ak çıkardı kara giydi
Kaza benzer kızım gelinim ak çıkardı kara giydi
Kocamış anan kan yaşı döktü
Ak sakallı baban dertli oldu
Dönüp buradan oğul eve varsam
Akça yüzlü anan karşılayıp oğul? dese
Ne deyim?
Ak elleri bağlı diyeyim mi
Ak boynunda kıl urgan takılı diyeyim mi
Kâfir yanınca yayan yürüyor diyeyim mi
Kıl çoban keçesi boyuncuğunu sürtüyor diyeyim mi
Ağır bukağı topukçuğunu vuruyor diyeyim mi
Arpa ekmeği acı soğan övüncüğü diyeyim mi
Benim namusum nerede varır oğul
Ak boynunda kıl urgan takılı diyeyim mi
Kâfir yanınca yayan yürüyor diyeyim mi
Kıl çoban keçesi boyuncuğunu sürtüyor diyeyim mi
Ağır bukağı topukçuğunu vuruyor diyeyim mi
Arpa ekmeği acı soğan övüncüğü diyeyim mi
Benim namusum nerede varır oğul
Dedikten sonra duramadı, yine konuştu, dedi ki:
Karşı yatan kara dağlar kocayınca
Otu bitmez el yaylamaz
Akıntılı güzel sular kocasa coşup taşmaz
Develer kocasa yavru vermez
Kara koç atlar kocasa tay vermez
Er yiğitler kocasa oğlu doğmaz
Baban koca anan koca oğul
Mevlâ senden daha iyi bize evlât vermez
Verse dahi senin yerini tutmaz
Yedi kat gökte kara bulut olup
Kâfirin üzerine gürleyeyim
Ak yıldırım olup şimşekleneyim
Kâfiri kamış gibi ateş olup yandırayım
Dokuzunu bir yerine saydırayım
Vuruşmayla dövüşmeyle yeri göğü doldurayım
Yaradan Allahtan medet
Karşı yatan kara dağlar kocayınca
Otu bitmez el yaylamaz
Akıntılı güzel sular kocasa coşup taşmaz
Develer kocasa yavru vermez
Kara koç atlar kocasa tay vermez
Er yiğitler kocasa oğlu doğmaz
Baban koca anan koca oğul
Mevlâ senden daha iyi bize evlât vermez
Verse dahi senin yerini tutmaz
Yedi kat gökte kara bulut olup
Kâfirin üzerine gürleyeyim
Ak yıldırım olup şimşekleneyim
Kâfiri kamış gibi ateş olup yandırayım
Dokuzunu bir yerine saydırayım
Vuruşmayla dövüşmeyle yeri göğü doldurayım
Yaradan Allahtan medet
Konur atından yere indi. Akıp giden an sudan abdest aldı. Ak alnını yere kodu, namaz kıldı. Ağladı, Ulu Tanrıdan dilek diledi, yüzünü yere sürdü.
Adı güzel Muhammede selavât getirdi, deve gibi böğür dü, arslan gibi kükredi, nara atıp haykırdı, tek başına kâfire at tepti, kılıç vurdu. Döne döne bir zaman güzel savaş eyledi. Kâfiri bastırayım dedi, bastıramadı. Bir saatte kâfire üç kerre at tepti. Birden göz kapağına kılıç dokundu. Kara kanı şı- rıldadı gözüne indi. Kendisini sarp yerlere attı. Görelim şimdi Yaradan neyler?
Meğer Hânım boyu uzun Burla Hatun oğulcuğunu andı, kararı kalmadı. Kırk ince belli kız ile kara aygırını çektirdi, sıçrayıp bindi, kara kılıcını kuşandı. Başımın tacı Kazan gelmedi diye izini izledi gitti.
Gele gele Kazana yakın geldi. Kazan karısını tanımadı. Han Kızının üzerine geldi:
Adı güzel Muhammede selavât getirdi, deve gibi böğür dü, arslan gibi kükredi, nara atıp haykırdı, tek başına kâfire at tepti, kılıç vurdu. Döne döne bir zaman güzel savaş eyledi. Kâfiri bastırayım dedi, bastıramadı. Bir saatte kâfire üç kerre at tepti. Birden göz kapağına kılıç dokundu. Kara kanı şı- rıldadı gözüne indi. Kendisini sarp yerlere attı. Görelim şimdi Yaradan neyler?
Meğer Hânım boyu uzun Burla Hatun oğulcuğunu andı, kararı kalmadı. Kırk ince belli kız ile kara aygırını çektirdi, sıçrayıp bindi, kara kılıcını kuşandı. Başımın tacı Kazan gelmedi diye izini izledi gitti.
Gele gele Kazana yakın geldi. Kazan karısını tanımadı. Han Kızının üzerine geldi:
Kara aygırın gemini bana çek yiğit
Dikkat edip yüzüme bak yiğit
Altındaki kara aygırı bana ver yiğit
Elindeki sivri gönderini
Yanındaki kılıcını bana ver yiğit
Bu gönlümde umut ol bana
Kale ülke vereyim sana dedi. Hatun der:
Dikkat edip yüzüme bak yiğit
Altındaki kara aygırı bana ver yiğit
Elindeki sivri gönderini
Yanındaki kılıcını bana ver yiğit
Bu gönlümde umut ol bana
Kale ülke vereyim sana dedi. Hatun der:
Karşıma geçip yiğit neler diyorsun
Geçmiş günlerimi ne hatırlatıyorsun
Kalkıp yerinden doğrulan Kazan
Kara gözlü atın beline binen Kazan
Hücum edip kara dağımı yıkan Kazan
Gölgeli koca ağacımı kesen Kazan
Bıçak alıp kanatlarımı kıran Kazan
Yalnız koyup oğlum Uruza kıyan
Kazan At üstünde beklemeyip koşturan Kazan
Senin aklın başından gitmiş
Üzengiyi toplamayan dizin ölmüş
Han Kızı sevdiceğini tanımayan gözün ölmüş
Bunalmışsın sana nolmuş
Çal kılıcını yettim Kazan
Geçmiş günlerimi ne hatırlatıyorsun
Kalkıp yerinden doğrulan Kazan
Kara gözlü atın beline binen Kazan
Hücum edip kara dağımı yıkan Kazan
Gölgeli koca ağacımı kesen Kazan
Bıçak alıp kanatlarımı kıran Kazan
Yalnız koyup oğlum Uruza kıyan
Kazan At üstünde beklemeyip koşturan Kazan
Senin aklın başından gitmiş
Üzengiyi toplamayan dizin ölmüş
Han Kızı sevdiceğini tanımayan gözün ölmüş
Bunalmışsın sana nolmuş
Çal kılıcını yettim Kazan
Bu sırada Oğuz yiğitleri bir bir yetişti. Görelim Hânım kimler yetişti:
Kara dere ağzında Mevlâ veren, kara boğa derisinden beşiğinin örtüsü olan, öfkesi tutunca kara taşı kül eyleyen, kara bıyığını yedi yerde ensesinde düğümleyen, Kazanın kardeşi Kara Gün dört nala yetişti. «Çal kılıcını ağam Kazan, yettim» dedi.
Kara dere ağzında Mevlâ veren, kara boğa derisinden beşiğinin örtüsü olan, öfkesi tutunca kara taşı kül eyleyen, kara bıyığını yedi yerde ensesinde düğümleyen, Kazanın kardeşi Kara Gün dört nala yetişti. «Çal kılıcını ağam Kazan, yettim» dedi.
Onun ardınca görelim Hânım kimler yetişti: Demirkapı Derbendindeki demir kapıyı kapıp alan, altmış tutam ala gönderinin ucunda er böğürten, Kazan gibi bir yiğidi bir savaşta üç kere atından yıkan Kıyan Selçuk Oğlu Deli Dündar geldi yetişti: “Çal kılıcına Ağam Kazan yettim!» dedi.
Onun ardınca görelim kimler yetişti: Varıp aklına esince Bayındır Hanın düşmanını bastıran, altmış bin kâfire kan kusturan, Gaflet Koca oğlu Şîr Şemseddin dört nala yetişti.
Onun ardınca görelim kimler yetişti: Varıp aklına esince Bayındır Hanın düşmanını bastıran, altmış bin kâfire kan kusturan, Gaflet Koca oğlu Şîr Şemseddin dört nala yetişti.
«Çal kılıcını ağam Kazan, yettim!» dedi. Ardınca hânım görelim kimler yetişti:
Hemit ile Merdin kalesini tepip alan, demir yaylı Kapçak Melike kan kusturan, Oğuzun aksakal kocamışlarının alkışladığı Kara Güneoğlu Kara Budak koşarak geldi: “Çal kılıcını Beyim Kazan, yetiştim” dedi.
Onun ardınca görelim kimler yetişti: Parasann Bayburt Hisarından fırlayıp uçan, allı pullu gelin odasına karşı gelen, Kudretli Oğuzun imrenileni, Kazan Beyin sağ kolu, boz ay- gırlı Beyrek dört nala yetişti. «Çal kılıcını Hânım Kazan, yettim!» dedi.
Onun ardınca görelim kimler yetişti: Yaban horozu gibi çalımlı, kartal hünerli, sıvama gümüşten kırma kuşaklı, kulağı altın küpeli, kudretli Oğuz Beylerini bir bir attan yıkan Kazılık Koca oğlu Bey Yigenek dört nala yetişti. «Çal kılıcını Hânım Kazan, yettim!» dedi.
Onun ardından kimler geldi: Altmış teke derisinden kürk yapıp giyinse topukları açıkta kalan, altı teke derisini kürk eylese kulaklarını örtmeyen, kollan uzun bacakları uzun, Kazan Beğin Dayısı Aruz Koca dört nala geldi yetişti:
«Çal kılıcını Hânım Kazan, yettim!» dedi.
«Çal kılıcını Hânım Kazan, yettim!» dedi.
Onun ardınca görelim kimler yetişti: Yirmi dört boyun güveni Deli Dündar yetişti. Onun ardınca bin kavim başları Düğer yetişti. Onun ardınca en yoksul Oğuzdan bin Bügdüz başla n Emen yetti; Aruz yetti. Saymakla Oğuz beyleri tükense olmaz, Kazanın Beyleri hep yetişti, başına toplandı.
An sudan abdest aldılar, iki rekât namaz kıldılar. Adı güzel Muhammede salvat getirdiler. Dalkılıç kâfire at sürdüler, kılıç vurdular. O gün ciğerinde olan er yiğitler belirdi. O gün alçaklar kaçacak yer aradılar. Bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu baş oldu. Kıyametin bir günü oldu. Bey uşaktan, uşak Beyden ayrıldı. Dış Oğuz beyleri ile Dündar sağa at tepti. Gözünü budaktan sakınmayan yiğitleri ile Kara Budak sola at tepti. Kazan Bey Beyleriyle doğruca vurdu, at tepti, Tekür ile Şökli Melike yüklendi böğürterek attan yere yıktı, alca kanını yer yüzüne döktü. Sağ tarafta Kara Tekfur Melike Dündar karşı geldi, kılıçladı yere yıktı. Sol tarafa Buğacık Melike Kara Budak karşı geldi, gönderini saplayıp yere yıktı , kıpırdatmada n başını kesti. Boyu uzun Burla Hatun kâfirin kara tuğunu kılıçladı yere düşürdü. Tekür yenildi. Kâfir kaçtı. Derelerde kâfire kırgın girdi. On beş bin kâfir kimisi öldürüldü, kimisi tutuldu .
An sudan abdest aldılar, iki rekât namaz kıldılar. Adı güzel Muhammede salvat getirdiler. Dalkılıç kâfire at sürdüler, kılıç vurdular. O gün ciğerinde olan er yiğitler belirdi. O gün alçaklar kaçacak yer aradılar. Bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu baş oldu. Kıyametin bir günü oldu. Bey uşaktan, uşak Beyden ayrıldı. Dış Oğuz beyleri ile Dündar sağa at tepti. Gözünü budaktan sakınmayan yiğitleri ile Kara Budak sola at tepti. Kazan Bey Beyleriyle doğruca vurdu, at tepti, Tekür ile Şökli Melike yüklendi böğürterek attan yere yıktı, alca kanını yer yüzüne döktü. Sağ tarafta Kara Tekfur Melike Dündar karşı geldi, kılıçladı yere yıktı. Sol tarafa Buğacık Melike Kara Budak karşı geldi, gönderini saplayıp yere yıktı , kıpırdatmada n başını kesti. Boyu uzun Burla Hatun kâfirin kara tuğunu kılıçladı yere düşürdü. Tekür yenildi. Kâfir kaçtı. Derelerde kâfire kırgın girdi. On beş bin kâfir kimisi öldürüldü, kimisi tutuldu .
Kazan oğlunun üzerine geldi, indi, elini çözdü. Kucaklaşıp baba ile oğul görüştü. Üç yüz yiğit Oğuzdan şehit oldu. Kazan oğulcuğunu kurtardı, geri döndü. Gazâ mübarek oldu. Oğuz beyleri doyumluk aldı.
Akça Kale, Sürmeliye gelip Kazan kırk otağ diktirdi. Yedi gün yedi gece yeme içme oldu. Kırk evli kul ile kırk cariyeyi oğlunun başına tâc eyledi. Cilsun yiğitlere kale ülke verdi, işlemeli kaftanlar verdi. Dedem Korkut gelerek neşeli havalar çaldı, bu Oğuznâmeyi düzdü koştu, böyle dedi.
Şimdi hani nerde o dediğim Bey erenler
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi
Ölümlü dünya kime kaldı
Gelimli gidimli dünya
En son ucu ölümlü dünya
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi
Ölümlü dünya kime kaldı
Gelimli gidimli dünya
En son ucu ölümlü dünya
Dua edeyim Hânım: Yerli kara dağın yıkılmasın,
Gölgeli kaba ağacın kesilmesin.
Taşkın akan güzel suyun kurumasın.
Kanatlarının ucu kırılmasın.
Mevlâ seni alçaklara el açtırmasın .
Koşarken ak boz atım sendelemesin .
Vuruşunca kara polat öz kılıcın çentilmesin.
Ak sakallı babanın yeri cennet olsun; ak saçlı anan ondan ayrılmasın. Allahın verdiği umudun kesilmesin. Son nefesinde arı imandan ayırmasın. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammede bağışlasın Hânım hey!… Bu duaya âmin diyenler Mahşer günü aradığını tez bulsun Hânım…
Gölgeli kaba ağacın kesilmesin.
Taşkın akan güzel suyun kurumasın.
Kanatlarının ucu kırılmasın.
Mevlâ seni alçaklara el açtırmasın .
Koşarken ak boz atım sendelemesin .
Vuruşunca kara polat öz kılıcın çentilmesin.
Ak sakallı babanın yeri cennet olsun; ak saçlı anan ondan ayrılmasın. Allahın verdiği umudun kesilmesin. Son nefesinde arı imandan ayırmasın. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammede bağışlasın Hânım hey!… Bu duaya âmin diyenler Mahşer günü aradığını tez bulsun Hânım…
Reklamlar