KANGLI KOCA OĞLU KAN TURALININ DESTANINI ANLATIR
Oğuz zamanında Kangh Koca derlerdi bir gürbüz er var idi. Yetişmiş bir yiğit oğlu var idi, adına Kan Turalı derlerdi.
Kangh Koca: “Ya erenler, babam öldü ben kaldım, yerini yurdunu tuttum, yarınki gün ben öleceğim oğlum kalacak, bundan daha iyisi yoktur ki gözüm görürken oğul gel seni evlendireyim” dedi. Oğlu: “Baba madem ki evlendireyim diyorsun, bana lâyık kız nasıl olur?” Ben yerimden kalkmadan o kalkmış olmalı, ben kara koç atıma binmeden o binmiş olmalı, ben kanlı kâfir eline varmadan o varmış bana baş getirmiş olmalı” dedi. Kangh Koca der: “Oğul sen kız istemezmişsin, bir yiğit bahadır istermişsin, o yorulup didinsin sen yiyesin içesin gün geçiresin.”
“Evet canım baba öyle isterim, ya varıp bir cici bici Türkmen Kızı alırsan; ne yaparım? Ellesem eli kırılıverir, söylesem sözü yok, dillesem dili…”
Kangh Koca: “Oğul kız görmek senden, mal rızık vermek benden” dedi.
Böyle deyince yiğitler yiğidi Kan Turalı yerinden kalktı.
Kangh Koca: “Ya erenler, babam öldü ben kaldım, yerini yurdunu tuttum, yarınki gün ben öleceğim oğlum kalacak, bundan daha iyisi yoktur ki gözüm görürken oğul gel seni evlendireyim” dedi. Oğlu: “Baba madem ki evlendireyim diyorsun, bana lâyık kız nasıl olur?” Ben yerimden kalkmadan o kalkmış olmalı, ben kara koç atıma binmeden o binmiş olmalı, ben kanlı kâfir eline varmadan o varmış bana baş getirmiş olmalı” dedi. Kangh Koca der: “Oğul sen kız istemezmişsin, bir yiğit bahadır istermişsin, o yorulup didinsin sen yiyesin içesin gün geçiresin.”
“Evet canım baba öyle isterim, ya varıp bir cici bici Türkmen Kızı alırsan; ne yaparım? Ellesem eli kırılıverir, söylesem sözü yok, dillesem dili…”
Kangh Koca: “Oğul kız görmek senden, mal rızık vermek benden” dedi.
Böyle deyince yiğitler yiğidi Kan Turalı yerinden kalktı.
Kırk yiğidini yanına aldı. İç Oğuzu gördü, kız bulamadı. Çekildi geri döndü, evlerine geldi. Babası der: “Oğul kız buldun mu?” Kan Turalı der: “Yıkılsın Oğuz elleri, bana yarar kız bulamadım baba.” Babası der: “Hey oğul kız dileyip varan böyle varmaz.” “Ya nasıl vanr baba?” “Oğul sabah varıp öğlen gelmek olmaz, öğlen varıp akşam gelmek olmaz, oğul sen eve ocağa dört elle sarıl, ben sana kız aramağa gideyim.”
Kanglı Koca sevine kıvana kalktı. Ak sakallı çok yaşlı ihtiyarları yanına aldı. îç Oğuza girdi, kız bulamadı. Dolandı Dış Oğuza girdi bulamadı. Dolandı Tırabuzana geldi.
Meğer Tırabuzan tekfurunun güzeller güzeli bir dilber kızı var idi. Sağına soluna iki çift yay çekerdi. Attığı ok yere düşmezdi. O kızın üç canavar çeyizi ve yüz görümlüğü var idi. Kızın Babası: “Kim o canavarı bastıra yense öldürse kızımı ona veririm” diye söz vermişti. Bastırmasa başını keserdi. Böylelikle otuz iki kâfir beyinin oğlunun başı burç bedeninde kesilip asılmıştı. O üç canavann biri kükremiş aslan idi, biri kara boğa idi, biri de kara buğra idi. Bunların her birisi bir ayrı ejderha idi. Bu otuz iki baş ki, burçta asılmıştı, kükremiş aslan ile kara buğranın yüzünü görmemişlerdi, ancak boğa boynuzunda helak olmuşlardı.
Meğer Tırabuzan tekfurunun güzeller güzeli bir dilber kızı var idi. Sağına soluna iki çift yay çekerdi. Attığı ok yere düşmezdi. O kızın üç canavar çeyizi ve yüz görümlüğü var idi. Kızın Babası: “Kim o canavarı bastıra yense öldürse kızımı ona veririm” diye söz vermişti. Bastırmasa başını keserdi. Böylelikle otuz iki kâfir beyinin oğlunun başı burç bedeninde kesilip asılmıştı. O üç canavann biri kükremiş aslan idi, biri kara boğa idi, biri de kara buğra idi. Bunların her birisi bir ayrı ejderha idi. Bu otuz iki baş ki, burçta asılmıştı, kükremiş aslan ile kara buğranın yüzünü görmemişlerdi, ancak boğa boynuzunda helak olmuşlardı.
Kangh Koca bu başları ve bu canavarları gördü, ürpererek kayıp titredi. “Varayım oğluma doğru haber vereyim, hüneri var ise gelsin alsın, yoksa evdeki kıza razı olsun” dedi.
At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kanglı Koca varıp geldi. Oğuza çıktı. Kan Turahya haber oldu, baban geldi dediler. Kırk yiğit ile babasına karşı vardı. Elini öptü, sordu: “Canım baba bana yarar kız buldun mu?”
“Buldum oğul hünerin var ise.”
“Buldum oğul hünerin var ise.”
“Altın akçe mi ister, katır deve mi ister?” “Oğul hüner gerek hüner!”
“Baba yelesi kara soylu atıma eyer vurayım, kanlı kâfir eline akın edeyim, baş keseyim, kan dökeyim, kâfire kan kusturayım, kul hizmetçi getireyim, hüner göstereyim.” “Hay canım oğlu hüner dediğim o değil. O kız için üç canavar beslemişler. Kim ki o üç canavarı bastırır, o kızı ona verirler. Bastırıp öldürmese onun başını keserler burca asarlar.”
“Baba yelesi kara soylu atıma eyer vurayım, kanlı kâfir eline akın edeyim, baş keseyim, kan dökeyim, kâfire kan kusturayım, kul hizmetçi getireyim, hüner göstereyim.” “Hay canım oğlu hüner dediğim o değil. O kız için üç canavar beslemişler. Kim ki o üç canavarı bastırır, o kızı ona verirler. Bastırıp öldürmese onun başını keserler burca asarlar.”
“Baba bu sözü sen bana dememeliydin, made m ki dedin, elbette varmalıyım, başına kakınç yüzüme tokuç olmasın, kadın ana bey baba esen kalın!” dedi.
Kangh Koca: “Gördün mü ben bana nettim, oğlana korkunç haberler vereyim, belki gitmez döner diye düşünmüş idim” demesiyle burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Kangh Koca: “Gördün mü ben bana nettim, oğlana korkunç haberler vereyim, belki gitmez döner diye düşünmüş idim” demesiyle burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Oğul senin varacağın yerin
Dolamaç dolamaç yolları olur
Atlı batıp çıkamaz onun balçığı olur
Ala yılan sökemez onun ormanı olur
Gök ile boy ölçüşen onun kalesi olur
Göz kamaştırıp gönül alan onun güzeli olur
Hay demeden baş getiren cellâdı olur
Sırtında kalkan oynar yayası olur
Yaman yerlere yeltendin geri dön
Ak sakallı babanı kocamış ananı ağlatma
Dolamaç dolamaç yolları olur
Atlı batıp çıkamaz onun balçığı olur
Ala yılan sökemez onun ormanı olur
Gök ile boy ölçüşen onun kalesi olur
Göz kamaştırıp gönül alan onun güzeli olur
Hay demeden baş getiren cellâdı olur
Sırtında kalkan oynar yayası olur
Yaman yerlere yeltendin geri dön
Ak sakallı babanı kocamış ananı ağlatma
Kan Turalı kızdı:
Ne söylersin ne dersin canım baba
Bu kadar işten korkan yiğit mi olur
Alp ere korku vermek ayıp olur
Dolamaç dolamaç yollarını
Mevlâm kor ise geceleyin at sürüp geçeyim
Atlı batıp çıkamaz onun balçığına kumlar döşeyeyim
Ala yılan sökemez ormanını
Bu kadar işten korkan yiğit mi olur
Alp ere korku vermek ayıp olur
Dolamaç dolamaç yollarını
Mevlâm kor ise geceleyin at sürüp geçeyim
Atlı batıp çıkamaz onun balçığına kumlar döşeyeyim
Ala yılan sökemez ormanını
Çakmak çakıp ateşe vereyim
Gök ile boy ölçüşen kalelerini
Mevlfim kor ise yapayım yıkayım
Göz kamaştıran gönül akın güzelinin boynun öpeyim
Sırtında kalkan oynar yayasının
Mevlâm kor ise başını keseyim
Ya varayım ya varmayayım
Ya geleyim ya gelmeyeyim
Ya kara buğranın göğsü altında kalayım
Ya boğanın boynuzuna ilişeyim
Ya kükremiş aslanın pençesinde didileyim
Ya varayım ya gelmeyeyim
Yine görünceye kadar bey baba hatun ana esen kalın
Gök ile boy ölçüşen kalelerini
Mevlfim kor ise yapayım yıkayım
Göz kamaştıran gönül akın güzelinin boynun öpeyim
Sırtında kalkan oynar yayasının
Mevlâm kor ise başını keseyim
Ya varayım ya varmayayım
Ya geleyim ya gelmeyeyim
Ya kara buğranın göğsü altında kalayım
Ya boğanın boynuzuna ilişeyim
Ya kükremiş aslanın pençesinde didileyim
Ya varayım ya gelmeyeyim
Yine görünceye kadar bey baba hatun ana esen kalın
dedi. Gördüler ki namus için durmuyor, “Oğul uğurun açık olsun, sağ esen varıp gelesin” dediler. Babasının anasının ellerini öptü.
Kırk yiğidini yanma aldı. Yedi gün yedi gece at koştur dular. Kâfirin sınır boyuna eriştiler, çadır diktiler. Yüğrük atını koşturup Kan Turalı gürzünü göğe atıyor, inip yere düşmeden kavrıyor, tutuyor,
Kırk yiğidini yanma aldı. Yedi gün yedi gece at koştur dular. Kâfirin sınır boyuna eriştiler, çadır diktiler. Yüğrük atını koşturup Kan Turalı gürzünü göğe atıyor, inip yere düşmeden kavrıyor, tutuyor,
Hey kırk eşim kırk arkadaşım
Yüğrük olsa yarışsam
Güçlü olsa güreş se m
Hak Taâla yardım eylese
Üç canavarı öldürsem
Güzeller şahı sarılar giyen
Selcen Hatunu alsam
Babamın anamın evine dönsem
Hey kırk eşim kırk yoldaşım
Kırkınıza kurban olsun benim başım
Yüğrük olsa yarışsam
Güçlü olsa güreş se m
Hak Taâla yardım eylese
Üç canavarı öldürsem
Güzeller şahı sarılar giyen
Selcen Hatunu alsam
Babamın anamın evine dönsem
Hey kırk eşim kırk yoldaşım
Kırkınıza kurban olsun benim başım
diye söylüyordu.
Bunlar bu sözde iken meğer Hânım Tekfura haber vardı. Oğuzdan Kan Turalı derler bir yiğit var imiş, kızını istemeğe geliyor dediler. Kâfirler yedi ağaç yer karşıcı çıktılar, “Neye geldiniz yiğit beyler?” dediler. “Karşılıklı vermeğe almağa geldik” dediler. Yeterinden çok saygı gösterdiler. Ak çadır diktiler, alaca halı döşediler, ak koyun kestijer yedi yıllık ak şarap içirdiler. Alıp bunları Tekfura getirdiler.
Tekfur taht üzerinde oturmuştu. Yüz kâfir gizlice zırhını giyinmişti. Yedi kat meydanı dolandı geldi. Meğer kız meydanda bir köşk yaptırmıştı. Bütün yanında olan kızlar al giymişlerdi, kendisi sa n giymişti, yukarıdan seyrediyordu. Kan Turalı geldi, kara şayak giyinmiş oturdu. Tekfur der: “Yiğit nereden geliyorsun?” Kan Turalı yerinden kalkıverdi, kasıla kasıla yürüdü ak alnını açtı, ak bileklerini sıvadı:
Tekfur taht üzerinde oturmuştu. Yüz kâfir gizlice zırhını giyinmişti. Yedi kat meydanı dolandı geldi. Meğer kız meydanda bir köşk yaptırmıştı. Bütün yanında olan kızlar al giymişlerdi, kendisi sa n giymişti, yukarıdan seyrediyordu. Kan Turalı geldi, kara şayak giyinmiş oturdu. Tekfur der: “Yiğit nereden geliyorsun?” Kan Turalı yerinden kalkıverdi, kasıla kasıla yürüdü ak alnını açtı, ak bileklerini sıvadı:
Karşı yatan kara dağını aşmağa gelmişim
Akıntılı suyunu geçmeğe gelmişim
Dar eteğin e geniş koltuğuna sığınmağa gelmişim
Tanrı buyruğu ile Peygamber kavli ile
Kızını almağa gelmişim
Akıntılı suyunu geçmeğe gelmişim
Dar eteğin e geniş koltuğuna sığınmağa gelmişim
Tanrı buyruğu ile Peygamber kavli ile
Kızını almağa gelmişim
dedi. Tekfur: “Bu yiğidin sözü hızlı, eğer elinde de hüneri var ise.” dedi. “Bu yiğidi anadan doğma soyundurun.”
Soyundurdular. Kan Turalı altınlı ince keten bezini beline sardı. Kan Turalıyı alıp meydana getirdiler. Kan Turalı yakışıklıydı, hem de bilgiliydi. Oğuzda dört yiğit yüz örtüsü ile gezerdi. Biri Kan Turalı, biri Kara çöğür ve oğlu Kırk Kınuk ve boz aygırlı Beyrek. KanTuralı yüz örtüsünü sıyırdı açtı. Kız köşkten bakıyordu, bir hoş oldu, eli ayağına karışta; kediler gibi yerinde duramadı. Yanındaki kızlara: “Hak Taâlâ babamın gönlünü yumuşatsa da başlık kesip beni o yiğide verse, bunun gibi yiğit yazık olur ki canavarlar elinde paralansın” dedi.
Bu sırada demir zincirle boğayı getirdiler. Boğa dizini çöktü, boynuzu ile bir mermer taşı yuğurdu, peynir gibi ditti. Kâfirler: “Şimdi yiğidi atar, yıkar, yere serer delik deşik eder; yıkılsın Oğuz elleri, kırk yiğit bir bey oğlu ile bir kızdan ötürü ölmek ne oluyor?” dediler. Bunu işitince kırk yiğit ağlaştılar. Kan Turalı sağına baktı kırk yiğidini ağlar gördü, soluna baktı öyle gördü. Der: “Hey kırk eşim kırk yoldaşım, niye ağlıyorsunuz? Kolca kopuzumu getirin övün beni” dedi. Burada kırk yiğit Kan Turalıyı övmüşler, görelim. Hanım nasıl övmüşler:
Soyundurdular. Kan Turalı altınlı ince keten bezini beline sardı. Kan Turalıyı alıp meydana getirdiler. Kan Turalı yakışıklıydı, hem de bilgiliydi. Oğuzda dört yiğit yüz örtüsü ile gezerdi. Biri Kan Turalı, biri Kara çöğür ve oğlu Kırk Kınuk ve boz aygırlı Beyrek. KanTuralı yüz örtüsünü sıyırdı açtı. Kız köşkten bakıyordu, bir hoş oldu, eli ayağına karışta; kediler gibi yerinde duramadı. Yanındaki kızlara: “Hak Taâlâ babamın gönlünü yumuşatsa da başlık kesip beni o yiğide verse, bunun gibi yiğit yazık olur ki canavarlar elinde paralansın” dedi.
Bu sırada demir zincirle boğayı getirdiler. Boğa dizini çöktü, boynuzu ile bir mermer taşı yuğurdu, peynir gibi ditti. Kâfirler: “Şimdi yiğidi atar, yıkar, yere serer delik deşik eder; yıkılsın Oğuz elleri, kırk yiğit bir bey oğlu ile bir kızdan ötürü ölmek ne oluyor?” dediler. Bunu işitince kırk yiğit ağlaştılar. Kan Turalı sağına baktı kırk yiğidini ağlar gördü, soluna baktı öyle gördü. Der: “Hey kırk eşim kırk yoldaşım, niye ağlıyorsunuz? Kolca kopuzumu getirin övün beni” dedi. Burada kırk yiğit Kan Turalıyı övmüşler, görelim. Hanım nasıl övmüşler:
Sultanım Kan Turalı
Kalkıp yerinden doğrulmadın mı
Yelesi kara soylu atma binmedin mi
Arku Beli Ala Dağı
Avlayarak kuşlayarak aşmadın mı
Babanın ak otağının eşiğinde
Uşakları inek sağar görmedin mi
Boğa boğa dedikleri
Kara inek buzağısı değil midir
Alp yiğitler hasmından kaygılanır mı hiç?
Sarılar giymiş Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Kan Turalı sarılar giyen kız aşkına bir hû!
Kalkıp yerinden doğrulmadın mı
Yelesi kara soylu atma binmedin mi
Arku Beli Ala Dağı
Avlayarak kuşlayarak aşmadın mı
Babanın ak otağının eşiğinde
Uşakları inek sağar görmedin mi
Boğa boğa dedikleri
Kara inek buzağısı değil midir
Alp yiğitler hasmından kaygılanır mı hiç?
Sarılar giymiş Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Kan Turalı sarılar giyen kız aşkına bir hû!
Dedi. Bunun üzerine Kan Turalı:
“Bre boğanızı koyu verin gelsin!” dedi.
Boğanın zincirini aldılar, salı verdiler. Boynuzu elmas mızrak gibi Kan Turalının üzerine saldırdı. Kan Turalı adı güzel Mubammede salâvat getirdi, boğanın alnına öyle bir yumruk vurdu ki boğayı kıçı üzerine çökertti. Alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı. Çok uğraştılar. Ne boğa yener, ne Kan Turalı yenér. Küt küt boğa solumağa başladı. Ağzı köpüklendi. Kan Turalı: “Bu dünyayı erenler akıl ile bulmuşlardır, bunun önünden sıçrayayım, ne hünerim var ise ardından göstereyim.” dedi. Adı güzel Muhammede salâvat getirdi, boğanın önünden savuldu. Boğa boynuzu üzerine dikildi. Kuyruğundan üç kere kaldırıp yere attı. Kemikleri paramparça oldu, birbirine karıştı. Bastı boğazladı. Bıçak çıkarıp derisini.yüzdü. Etini meydanda bırakarak derisini Tekfurun önüne getirip “Yarın sabah kızını bana veresin” dedi. Tekfur: “Bre kızı verin, şehirden sürün, çıksın gitsin” dedi. Tekfurun kardeşinin oğlu var idi; “Canavarların sultanı aslandır, onunla da oyun göstersin, kızı ondan sonra verelim” dedi.
Vardılar aslanı çıkardılar, meydana getirdiler. Aslan haykırdı, meydanda ne kadar at var ise sinip kaldılar. Yiğitleri: “Boğadan kurtuldu, aslandan nasıl kurtulsun” dediler, ağlaştılar. Kan Turalı yiğitlerini ağlar gördü; “Bre alca kopuzumu ele alın beni övün, sarı giyen kız aşkına bir aslandan döneyim mi?” dedi. Yoldaşları burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
“Bre boğanızı koyu verin gelsin!” dedi.
Boğanın zincirini aldılar, salı verdiler. Boynuzu elmas mızrak gibi Kan Turalının üzerine saldırdı. Kan Turalı adı güzel Mubammede salâvat getirdi, boğanın alnına öyle bir yumruk vurdu ki boğayı kıçı üzerine çökertti. Alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı. Çok uğraştılar. Ne boğa yener, ne Kan Turalı yenér. Küt küt boğa solumağa başladı. Ağzı köpüklendi. Kan Turalı: “Bu dünyayı erenler akıl ile bulmuşlardır, bunun önünden sıçrayayım, ne hünerim var ise ardından göstereyim.” dedi. Adı güzel Muhammede salâvat getirdi, boğanın önünden savuldu. Boğa boynuzu üzerine dikildi. Kuyruğundan üç kere kaldırıp yere attı. Kemikleri paramparça oldu, birbirine karıştı. Bastı boğazladı. Bıçak çıkarıp derisini.yüzdü. Etini meydanda bırakarak derisini Tekfurun önüne getirip “Yarın sabah kızını bana veresin” dedi. Tekfur: “Bre kızı verin, şehirden sürün, çıksın gitsin” dedi. Tekfurun kardeşinin oğlu var idi; “Canavarların sultanı aslandır, onunla da oyun göstersin, kızı ondan sonra verelim” dedi.
Vardılar aslanı çıkardılar, meydana getirdiler. Aslan haykırdı, meydanda ne kadar at var ise sinip kaldılar. Yiğitleri: “Boğadan kurtuldu, aslandan nasıl kurtulsun” dediler, ağlaştılar. Kan Turalı yiğitlerini ağlar gördü; “Bre alca kopuzumu ele alın beni övün, sarı giyen kız aşkına bir aslandan döneyim mi?” dedi. Yoldaşları burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Sultanım Kan Turalı
Akça sazlar içinde sarı görüp görüp taylar basan
Göğüs yarıp kanını alan
Kara polat öz kılıçtan dönmeyen
Ak kirişli sert yaydan korkmayan
Ak tüylü delici oktan çekinmeyen .
Canavarlar şahı kükremiş aslanı öldüren
Ala köpek yavrusuna kendisini dalatır mı
Alp yiğitler savaş günü hasmından kaygılanır mı
Sarı giymiş Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Sarı giymiş kız aşkına bir hû!
Akça sazlar içinde sarı görüp görüp taylar basan
Göğüs yarıp kanını alan
Kara polat öz kılıçtan dönmeyen
Ak kirişli sert yaydan korkmayan
Ak tüylü delici oktan çekinmeyen .
Canavarlar şahı kükremiş aslanı öldüren
Ala köpek yavrusuna kendisini dalatır mı
Alp yiğitler savaş günü hasmından kaygılanır mı
Sarı giymiş Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Sarı giymiş kız aşkına bir hû!
Dediler.
Kan Turalı: “Bre kâfir aslanını koyu ver gelsin!” dedi. “Kara polat öz kılıcım yok ki kapıştığı zaman iki biçeydim, sana sığındım cömertler cömerdi cömert Tanrı, medet!” dedi.
Kan Turalı: “Bre kâfir aslanını koyu ver gelsin!” dedi. “Kara polat öz kılıcım yok ki kapıştığı zaman iki biçeydim, sana sığındım cömertler cömerdi cömert Tanrı, medet!” dedi.
Aslanı koyu verdiler, sürdü geldi. Kan Turalı bir çoban keçesini eline doladı, aslanın pençesine sunu verdi. Adı güzel Muhammede salâvat getirdi, aslanın alnını gözetip öyle bir yumruk vurdu ki, yumruk çenesine dokundu ufattı. Ensesinden tuttu belini kırdı; sonra kaldırıp yere vurdu, unufak etti. Tekfurun önüne geldi: “Dostum, kızını bana ver” dedi. Tekfur: “Kızı getirin verin, bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi, ister dursun, ister gitsin” dedi. Yine kardeşi oğlu: “Canavarların başı devedir, onunla da oyununu oynasın; ondan sonra kızı verelim:” dedi.
Tanndan izin olunca beyin paşanın yardımı Kan Turalıdan yana döndü. Tefkur: “Devenin ağzını yedi yerden bağlayın” dedi. Kinli kâfirler bağlamadılar, yularını sıyırıp salı verdiler. Kan Turalı fırlar devenin koltuğundan girer, fırlar çıkar. Yorgun yiğit hem iki canavarla savaşmıştı, kaydı düştü. Altı cellât ensesine geldiler, yalın kılıç tuttular, burada arkadaşları söylemiş, görelim Hanım ne söylemiş:
Tanndan izin olunca beyin paşanın yardımı Kan Turalıdan yana döndü. Tefkur: “Devenin ağzını yedi yerden bağlayın” dedi. Kinli kâfirler bağlamadılar, yularını sıyırıp salı verdiler. Kan Turalı fırlar devenin koltuğundan girer, fırlar çıkar. Yorgun yiğit hem iki canavarla savaşmıştı, kaydı düştü. Altı cellât ensesine geldiler, yalın kılıç tuttular, burada arkadaşları söylemiş, görelim Hanım ne söylemiş:
Kalkıp Kan Turalı yerinden doğrulu verdin
Yelesi kara soylu atına sıçrayıp bindin
Ala gözlü yiğitlerini yanına aldın
Arku Belli Ala Dağı geceleyin aştın
Akıntılı güzel suyunu geceleyin geçtin
Kanlı kâfir eline geceleyin girdin
Kara boğa geldiğinde unufak ettin
Kükremiş aslan geldiğinde belini büktün
Kara buğra geldiğinde niye düştün,
Kara kara dağlardan haber aşar
Kanlı Oğuz eline haber varır
Kanglı Koca oğlu Kan Turalı netmiş derler
Kara boğa geldiğinde kaldırıp yere vurmuş
Kükremiş aslan geldiğinde belini bükmüş
Yelesi kara soylu atına sıçrayıp bindin
Ala gözlü yiğitlerini yanına aldın
Arku Belli Ala Dağı geceleyin aştın
Akıntılı güzel suyunu geceleyin geçtin
Kanlı kâfir eline geceleyin girdin
Kara boğa geldiğinde unufak ettin
Kükremiş aslan geldiğinde belini büktün
Kara buğra geldiğinde niye düştün,
Kara kara dağlardan haber aşar
Kanlı Oğuz eline haber varır
Kanglı Koca oğlu Kan Turalı netmiş derler
Kara boğa geldiğinde kaldırıp yere vurmuş
Kükremiş aslan geldiğinde belini bükmüş
Kara buğra geldiğinde niye düşmüş derler
Büyük küçük kalmaz söz eder
Yaşlı kadın erkek kalmaz kötü söyler
Ak sakallı baban dertli olur
Kocamış anan kan yaş döker
Hânım kalkıp yerinden doğrulmazsan
Altı cellât ensende yalın kılıç tutar
Sonunda güzel başını kese r
Aşağıdan yukarı bakmaz mısın
Sarı giyen Selcen Hatun işaret eder görmez misin
Seni deve burnundan yıkılır olur dediler bilmez misin
Sarı giyen Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Sarı giymiş kız aşkına bir hû!
Büyük küçük kalmaz söz eder
Yaşlı kadın erkek kalmaz kötü söyler
Ak sakallı baban dertli olur
Kocamış anan kan yaş döker
Hânım kalkıp yerinden doğrulmazsan
Altı cellât ensende yalın kılıç tutar
Sonunda güzel başını kese r
Aşağıdan yukarı bakmaz mısın
Sarı giyen Selcen Hatun işaret eder görmez misin
Seni deve burnundan yıkılır olur dediler bilmez misin
Sarı giyen Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Sarı giymiş kız aşkına bir hû!
Deyince, Kan Turalı ayağa kalktı. “Bre ben bu devenin burnuna yapışınca o kız sözü ile yapıştı derler, Oğuz eline haber varır, deve elinde kalmıştı kız kurtardı derler, bre kolca kopuzumu çalın övün beni, yaradan Ul u Tanrıya sığındım, bir erkek deveden döneyim mi, Allahm izniyle bununda da başını keseyim” dedi. Yiğitleri Kan Turalıyı övüp söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Yüksek kayaların başında yuva tutan
Kadir ulu Tanrıya yakın uçan
Mancığı ağır taştan gıcırdayıp vuran
Arı gölün ördeğini şakıyıp alan
Koca üveyik dipte yürürken çekip yüzen
Karıncığı aç olsa kalkıp uçan
Cümle kuşun sultanı kartal kuşu
Kanadiyle saksağana kendisini güldürür mü
Alp yiğitler savaş gün ü hasmından kaygılanır mı
Kadir ulu Tanrıya yakın uçan
Mancığı ağır taştan gıcırdayıp vuran
Arı gölün ördeğini şakıyıp alan
Koca üveyik dipte yürürken çekip yüzen
Karıncığı aç olsa kalkıp uçan
Cümle kuşun sultanı kartal kuşu
Kanadiyle saksağana kendisini güldürür mü
Alp yiğitler savaş gün ü hasmından kaygılanır mı
Sarı giyen Selcen Hatun köşkten bakar
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Sarılı kız aşkına bir hû!
Kime baksa aşkından ateşe yakar
Sarılı kız aşkına bir hû!
Dediler.
Kan Turalı adı güzel Muhammede salâvat getirdi. Deveye bir tekme vurdu. Deve bağırdı. Bir daha vurdu, deve ayağı üzerinde duramadı yıkıldı. Basıp iki yerden boğazladı. Arkasından iki kayış çıkardı.Tekfurun önüne bıraktı; “Akıncıların okluğunun bağı, üzengisinin kayışı kopar, dikmek için lâzım olur” dedi. Tekfur: “Vallah bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi”dedi.
Kırk yerde otağ diktirdi. Kırk yerde kızıl ala gerdek kurdurdu. Kan Turalı ile kızı getirip gerdeğe koydular. Ozan geldi coşturucu havalar çaldı. Oğuz yiğidinin yüreği kabardı.Kılıcını çıkardı yere çaldı, kertti, dedi ki: “Yer gibi kertileyim, toprak gibi savrulayım, kılıcıma doğranayım, okuma saplanayım, oğlum doğmasın, doğarsa on güne varmasın, bey babamın, kadın anamın yüzünü görmeden bu gerdeğe girersem” dedi. Evini çözdü, devesini bağırttı, kara koç atını kişnetti, geceyi gündüze kattı, göçtü.
Yedi gün yedi gece at koşturdu. Oğuzun sınır boyuna çıktı, çadır dikti. Kan Turalı:
Yedi gün yedi gece at koşturdu. Oğuzun sınır boyuna çıktı, çadır dikti. Kan Turalı:
Hey kırk eşim kırk yoldaşım
Kurban olsun size benim başım
Hak Taâla yol verdi vardım, o üç canavarı öldürdüm, sanlar giyen Selcen Hatunu aldım geldim, haber eyleyin babam bana karşı gelsin” dedi.
Kurban olsun size benim başım
Hak Taâla yol verdi vardım, o üç canavarı öldürdüm, sanlar giyen Selcen Hatunu aldım geldim, haber eyleyin babam bana karşı gelsin” dedi.
Kan Turalı baktı gördü bu konduğu yerde kuğu kuşları, turnalar, sülünler, keklikler uçuyorlar. Soğuk soğuk sular, çayırlar, çimenler… Selcen Hatun bu yeri güzel gördü, beğendi. İndiler, yeme içme ile meşgul oldular. Yediler içtiler.
O zamanda Oğuz yiğitlerinin başına ne gelse uykudan gelirdi. Kan Turalının uykusu geldi, uyudu. Uyurken kız: “Benim âşıklarım çoktur, ansızın dört nala gelini tutup babamın anamın evine iletmesinler sakın!” dedi. Kan Turalının atını sessizce tuttu giyindi. Mızrağını eline aldı, bir yüksek yere çıktı, bekledi.
Meğer Hânım Tekfur pişman oldu. “Üç canavar öldürdüğü için bir kızcağızımı aldı gitti” dedi. Gizlice kara elbiseli, demir zırhlı altı yüz kâfir seçti. Gece gündüz at koşturdular. Ansızın yetiştiler.
Kız hazır idi. Baktı gördü dört nala yetiştiler, atını oynattı, Kan Turalının üzerine geldi. Söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Meğer Hânım Tekfur pişman oldu. “Üç canavar öldürdüğü için bir kızcağızımı aldı gitti” dedi. Gizlice kara elbiseli, demir zırhlı altı yüz kâfir seçti. Gece gündüz at koşturdular. Ansızın yetiştiler.
Kız hazır idi. Baktı gördü dört nala yetiştiler, atını oynattı, Kan Turalının üzerine geldi. Söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Uyan artık, kara başını kaldır yiğit
Ala çekik güzel gözünü aç yiğit
Kollarından ak ellerin bağlanmadan
Ak alnın kara yere tepilmeden
Ansızın güzel başın kesilmeden
Alca kanın ye r yüzüne dökülmeden
Hasım yetişti düşman erişti
N e yatıyorsun kalk yiğit
Ala çekik güzel gözünü aç yiğit
Kollarından ak ellerin bağlanmadan
Ak alnın kara yere tepilmeden
Ansızın güzel başın kesilmeden
Alca kanın ye r yüzüne dökülmeden
Hasım yetişti düşman erişti
N e yatıyorsun kalk yiğit
Yüksek kayalar oynamadan yer oyuldu
Yaşlı beyler ölmeden el boşaldı
Kaynaşarak uğraşarak dağdan indi
Tertiplenip üzerine düşman geldi
Yatacak yer mi buldun yurt mu buldun
Noldu sana diye seslendi.
Yaşlı beyler ölmeden el boşaldı
Kaynaşarak uğraşarak dağdan indi
Tertiplenip üzerine düşman geldi
Yatacak yer mi buldun yurt mu buldun
Noldu sana diye seslendi.
Kan Turalı sıçradı uyandı, ayağa kalktı; “Ne söylüyorsun güzelim?” dedi. Kız: “Yiğidim, üzerine düşman geldi uyandırmak benden, savaşıp hüner göstermek senden” ded. Kan Turalı gözünü açü, göz kapaklarını kaldırdı, Gördü Gelin at üzerinde, zırh giyinmiş, mızrağı elinde.
Yeri öptü. “inandık imân ettik, niyetimiz Hak Taâlâ katında gerçekleşti” deyip arı sudan abdest aldı. Ak alnını yere koydu, iki rekât namaz kıldı. Atma bindi, adı güzel Muhammede salâvat getirdi, kara elbiseli kâfire at sürdü, karşı vardı. Selcen Hatun at oynattı Kan Turalının önüne geçti. Kan turalı: “Güzelim nereye gidiyorsun” dedi. Kız: “Bey yiğit, baş ezen olsa börk bulunmaz mı olur, bu gelen kâfir çok kâfirdir, savaşalım, dövüşelim, ölenimiz, ölsün, sağ kalanımız otağa gelsin” dedi.
Burada Selcen Hatun at sürdü. Hasmını bastırdı. Kaçanını kovalamadı aman diyeni öldürmedi. Öyle sandı ki düşman bastırıldı. Kılıcının kabzası kan içinde otağa geldi. Kan Turalıyı bulamadı. O sırada Kan Turalının babası anası çıka geldi. Gördüler ki bu gelen kişinin kılıcının kabzası kanlı oğlu görünmez. Haber sordular, görelim nasıl sordular:
Burada Selcen Hatun at sürdü. Hasmını bastırdı. Kaçanını kovalamadı aman diyeni öldürmedi. Öyle sandı ki düşman bastırıldı. Kılıcının kabzası kan içinde otağa geldi. Kan Turalıyı bulamadı. O sırada Kan Turalının babası anası çıka geldi. Gördüler ki bu gelen kişinin kılıcının kabzası kanlı oğlu görünmez. Haber sordular, görelim nasıl sordular:
Anam kişi kızım kişi
Tan atarken yerinden kalkı verdin
Oğulu tutturdun mu
Ansızın güzel başını kestirdin mi
Kadın ana bey baba diye bağırttın mı
Sen geliyorsun oğulcuğum görünmüyor bağrım yanıyor
Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
Kara başım kurban olsun gelin sana
Tan atarken yerinden kalkı verdin
Oğulu tutturdun mu
Ansızın güzel başını kestirdin mi
Kadın ana bey baba diye bağırttın mı
Sen geliyorsun oğulcuğum görünmüyor bağrım yanıyor
Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
Kara başım kurban olsun gelin sana
Kız bildi ki kaynanası kayınbabasıdır. Kamçı ile işaret kılıp: “Otağa inin, nerede iner karışır toz var ise nerede karga kuzgun oynuyorsa orada arayalım” dedi. Atına mahmuz vurdu, bir yüksek yere çıktı, gözetledi.
Gördü ki bir derenin içinde toz kâh toplanıyor kâh dağılıyor. Üzerine geldi. Gördü ki Kan Turalının atını oklamışlar, gözünün kapağını oklamışlar, yüzünü kan bürümüş, durmadan kanını siliyor, kâfirler üşüşüyor, kılıcını yalın eyliyor kâfiri önüne katıp kovalıyor. Selcen Hatun bunu böyle gördü, içine ateş’düştü. Bir bölük kaza şahi n girmiş gibi kâfire at sürdü. Bir ucundan kırıp kâfiri öbür ucuna çıktı.
Kan Turalı baktı gördü ki bir kimse düşmanı önüne katmış kovalıyor. Selcen olduğunu bilmedi, kızdı. Burada söylemiş görelim Hânım ne söylemiş:
Gördü ki bir derenin içinde toz kâh toplanıyor kâh dağılıyor. Üzerine geldi. Gördü ki Kan Turalının atını oklamışlar, gözünün kapağını oklamışlar, yüzünü kan bürümüş, durmadan kanını siliyor, kâfirler üşüşüyor, kılıcını yalın eyliyor kâfiri önüne katıp kovalıyor. Selcen Hatun bunu böyle gördü, içine ateş’düştü. Bir bölük kaza şahi n girmiş gibi kâfire at sürdü. Bir ucundan kırıp kâfiri öbür ucuna çıktı.
Kan Turalı baktı gördü ki bir kimse düşmanı önüne katmış kovalıyor. Selcen olduğunu bilmedi, kızdı. Burada söylemiş görelim Hânım ne söylemiş:
Kalkıp yerinden doğrulan yiğit ne yiğitsin
Yelesi kara soylu atına binen yiğit ne yiğitsin
Ha demeden başlar kesen
Aklına esip benim düşmanıma giren yiğit ne yiğitsin
İzinsiz düşmana girmek bizim elde ayıp olur
Bre yürü
Doğan kuş olarak uçayım mı
Sakalınla boğazından tutayım mı
Ha demeden senin başını ben keseyim mi
Alca kanını yer yüzüne dökeyim mi
Kara bışını terkiye asayım mı
Çekilip dönmüş:
Yelesi kara soylu atına binen yiğit ne yiğitsin
Ha demeden başlar kesen
Aklına esip benim düşmanıma giren yiğit ne yiğitsin
İzinsiz düşmana girmek bizim elde ayıp olur
Bre yürü
Doğan kuş olarak uçayım mı
Sakalınla boğazından tutayım mı
Ha demeden senin başını ben keseyim mi
Alca kanını yer yüzüne dökeyim mi
Kara bışını terkiye asayım mı
Çekilip dönmüş:
Selcen Hatun burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş?
Hey yiğidim bey yiğidim
Develer yavrusundan döner mi olur
Taycığını teper mi olur
Ağıllarda akça koyun
Kuzucuğun teper mi olur
Alp yiğitler bey yiğitler
Sevdiğine kıyar mı olur
Yiğidim bey yiğidim
Bu düşmanın bir ucu bana bir ucu sana
Develer yavrusundan döner mi olur
Taycığını teper mi olur
Ağıllarda akça koyun
Kuzucuğun teper mi olur
Alp yiğitler bey yiğitler
Sevdiğine kıyar mı olur
Yiğidim bey yiğidim
Bu düşmanın bir ucu bana bir ucu sana
Kan Turalı bildi ki bu düşmanı basıp dağıtan Selcen Hatundur. Bir tarafına da kendisi girdi. Kılıç çekip yürüdü, kâfir başını kesti. Hasım bastırdı düşman kırıldı.
Selcen Hatun Kan Turalıyı at arkasına aldı çıktı, Giderken Kan Turalının fikrine bu geldi ki:
Selcen Hatun Kan Turalıyı at arkasına aldı çıktı, Giderken Kan Turalının fikrine bu geldi ki:
Kalkıp ey Selcen Hatun doğrulduğunda
Yelesi kara soylu atına bindiğinde
Babamın ak otağının eşiğin e indiğinde
Oğuzun elâ gözlü kızı gelini destan anlattığında
Herkes sözünü söylediğinde
Sen orada durasın övünesin
Kan Turalı parişan oldu
At arkasına aldım çıktım diyesin
Gözüm döndü gönlüm gitti
Öldürürüm seni
Yelesi kara soylu atına bindiğinde
Babamın ak otağının eşiğin e indiğinde
Oğuzun elâ gözlü kızı gelini destan anlattığında
Herkes sözünü söylediğinde
Sen orada durasın övünesin
Kan Turalı parişan oldu
At arkasına aldım çıktım diyesin
Gözüm döndü gönlüm gitti
Öldürürüm seni
dedi. Selcen Hatun durumun ne olduğunu bilip söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Bey yiğit övünürse erkek övünsün aslandır
Övünmeklik kadınlara yaraşmaz
Övünmekle kadın erkek olmaz
Ala yorgan içinde seninle sarmaşmadım
Tatlı damak tutarak emişmedim
Al duvağımın altından söyleşmedim
Tez sevdin tez usandın dönek oğlu dönek
Yaradan Allah bilir ben sana
Dostum, âşıkım kıyma bana
Övünmeklik kadınlara yaraşmaz
Övünmekle kadın erkek olmaz
Ala yorgan içinde seninle sarmaşmadım
Tatlı damak tutarak emişmedim
Al duvağımın altından söyleşmedim
Tez sevdin tez usandın dönek oğlu dönek
Yaradan Allah bilir ben sana
Dostum, âşıkım kıyma bana
Kan Turalı: ‘Yok, elbette öldürmem gerektir” dedi. Kız öfkeleniverdi: “Bre sersem budala, ben aşağı kulpa yapışıyorum, sen yukarı kulpa yapışıyorsun, bre densizin oğlu, okunla mı, kılıcınla mı, gel beri konuşalım” dedi.
Atını tepti, bir yüksek yere çıktı. Okluğundan doksan okunu yere döktü. îki okun temrenini çıkardı. Birini yaya taktı, birini eline aldı. Temrenli ok ile atmağa kıyamadı. Der:
‘Yiğit at okunu!” Kan Turalı der: “Kızların yolu evveldir, önce sen at!” Kız bir oku Kan Turalıya attı. Öyle bir atış idi ki ok vurduğunda Kan Turalının aklı başından gitt. İleri gelip Selcen Hatunu kucaklayıp barışmışlar, emişmişler onun üzerine. Kan Turalı burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
‘Yiğit at okunu!” Kan Turalı der: “Kızların yolu evveldir, önce sen at!” Kız bir oku Kan Turalıya attı. Öyle bir atış idi ki ok vurduğunda Kan Turalının aklı başından gitt. İleri gelip Selcen Hatunu kucaklayıp barışmışlar, emişmişler onun üzerine. Kan Turalı burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Işıl ışıl ışıldayan incë giyenim
Yere basmadan yürüyen selvi boylum
Kar üzerine kan damlamış gibi kızıl yanaklım
Çift badem sığmayan dar ağızlım
Ressamların çizdiği kara kaşlım
Kurumsu kırk tutam kara saçlım Aslan soyu sultan kızı
Öldürmeğe ben seni kıyar mıydım
Kendi canıma kıyarım ben sana kıymam
Ben seni deniyordum
Yere basmadan yürüyen selvi boylum
Kar üzerine kan damlamış gibi kızıl yanaklım
Çift badem sığmayan dar ağızlım
Ressamların çizdiği kara kaşlım
Kurumsu kırk tutam kara saçlım Aslan soyu sultan kızı
Öldürmeğe ben seni kıyar mıydım
Kendi canıma kıyarım ben sana kıymam
Ben seni deniyordum
Selcen Hatun da burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Kalkıp da yerimden doğrulurdum
Yelesi kara soylu atıma binerdim
Babamın ak otağından çıkardım
Arku Beli Ala Dağı avlardım
Ala geyik yaban geyiği kovalardım
Çekince bir ok ile vururdum
Temrensiz ok ile yiğit seni deniyordum
Öldürmeğe yiğidim ben seni kıyar mıydım
Yelesi kara soylu atıma binerdim
Babamın ak otağından çıkardım
Arku Beli Ala Dağı avlardım
Ala geyik yaban geyiği kovalardım
Çekince bir ok ile vururdum
Temrensiz ok ile yiğit seni deniyordum
Öldürmeğe yiğidim ben seni kıyar mıydım
Irağından yakınından geliştiler, gizli yaka tutarak koklaştılar, tatlı damak vererek emiştiler, ak boz atlara binerek koşuştular, Bey babasının yanına eriştiler.
Babası oğulcuğunu gördü Âllaha şükürler eyledi. Oğlu ile, gelini ile Kanglı Koca Oğuza girdi. Yeşil, alaca güzel çimene çadır dikti!. Attan aygır, deveden buğra, koyundan koç kestirdi. Düğün etti, kudretli Oğuz Beylerini ağırladı. Altınlıca gölgeliğini dikip Kan Turalı gerdeğe girdi; muradına maksuduna erişti.
Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, destan söyledi deyiş dedi, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi.
Babası oğulcuğunu gördü Âllaha şükürler eyledi. Oğlu ile, gelini ile Kanglı Koca Oğuza girdi. Yeşil, alaca güzel çimene çadır dikti!. Attan aygır, deveden buğra, koyundan koç kestirdi. Düğün etti, kudretli Oğuz Beylerini ağırladı. Altınlıca gölgeliğini dikip Kan Turalı gerdeğe girdi; muradına maksuduna erişti.
Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, destan söyledi deyiş dedi, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi.
Şimdi hani dediğim bey erenler
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi ölümlü dünya kime kaldı
Gelimili gidimili dünya
Son ucu ölümlü dünya
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi ölümlü dünya kime kaldı
Gelimili gidimili dünya
Son ucu ölümlü dünya
Ecel geldiğinde arı imandan ayırmasın. Mevlâm seni alçaklara el açtırmasın. Allahm verdiği umudun kesilmesin. Ak alnında beş kelime duâ kıldık, kabul olsun. Amin diyenler Tanrının yüzünü görsün. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed Mustafaya bağışlasın Hânım hey!…