BEĞİL OĞLU EMRENİN DESTANINI ANLATIR
Kam Gan oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı. Ak otağını kara yerin üzerine diktirmişti. Ala sayvanı gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek seccade döşenmişti. îç Oğuz, Dış Oğuz Beyleri toplanmıştı.
Dokuz Tümen Gürcüstanın haracı geldi. Bir at, bir kılıç, bir topuz getirdiler. Bayındır Han çok üzüldü. Dedem Korkut geldi neşeli havalar çaldı: «Hânım niye üzülüyorsun?» dedi. Bayındır Han da: «Nasıl üzülmeyeyim her yıl altın akçe gelirdi, yiğide beye verirdik, hatırları hoş olurdu, şimdi bunu kime verelim ki hatırı hoş olsun?» dedi. Dede Korkut:
Dokuz Tümen Gürcüstanın haracı geldi. Bir at, bir kılıç, bir topuz getirdiler. Bayındır Han çok üzüldü. Dedem Korkut geldi neşeli havalar çaldı: «Hânım niye üzülüyorsun?» dedi. Bayındır Han da: «Nasıl üzülmeyeyim her yıl altın akçe gelirdi, yiğide beye verirdik, hatırları hoş olurdu, şimdi bunu kime verelim ki hatırı hoş olsun?» dedi. Dede Korkut:
«Hânım bunun üçünü de bir yiğide verelim Oğuz iline karakol olsun» dedi. Han Bayındır: «Kime verelim» dedi. Sağına soluna baktı. Kimse gönüllü görünmedi. Begil derlerdi bir yiğit var idi, ona baktı: «Sen ne dersin» Begil razı oldu. Kalktı yeri öptü. Dedem Korkut himmet kılıcı beline bağladı, topuzu omuzunà koydu, yayı koluna geçirdi.
Küheylân aygırı çektirdi, Begil bindi. Hısımını akrabasını ayırdı, evini çözdü, Oğuzdan göç eyledi. Berdeye Gence- ye varıp vatan tuttu. Dokuz Tümen Gürcistan ağzına varıp kondu, karakolluk eyledi. Yabancı, kâfir gelse başını Oğuza armağan gönderdi. Yılda bir kerre Bayındır Hanın divanına varırdı.
Yine Bayındır Handan adam geldi, acele gelesin diyerek. Sonra Begil geldi, armağanlarını sundu. Bayındır Hanın elini öptü. Han da Begili misafir etti, güzel at, güzel kaftan, bol harçlık verdi. «Üç gün de Begili av etiyle misafir edelim beyler» dedi. Av ilân ettiler.
Av hazırlığı günü geldiğinde, kimi atını över, kimi kılıcını, kimi çekip ok atmasını över. Salur Kazan ne atını övdü, ne kendisini övdü, amma Begilin hünerini söyledi.
Üç yüz altmış altı yiğit ava gitse, kanlı geyik üzerine yürüyüş olsa, Begil ne yay kurardı, ne ok atardı, hemen yayı bileğinden çıkarırdı, boğanın yaban geyiğinin boynuna atardı, çekip durdururdu. Zayıf ise kulağını delerdi, avda belli olsun diye, amma semiz olsa boğazlardı. Eğer beyler geyik avlasa, kulağı delik olsa, Begil sevincidir diye Begile gönderirlerdi.
Av hazırlığı günü geldiğinde, kimi atını över, kimi kılıcını, kimi çekip ok atmasını över. Salur Kazan ne atını övdü, ne kendisini övdü, amma Begilin hünerini söyledi.
Üç yüz altmış altı yiğit ava gitse, kanlı geyik üzerine yürüyüş olsa, Begil ne yay kurardı, ne ok atardı, hemen yayı bileğinden çıkarırdı, boğanın yaban geyiğinin boynuna atardı, çekip durdururdu. Zayıf ise kulağını delerdi, avda belli olsun diye, amma semiz olsa boğazlardı. Eğer beyler geyik avlasa, kulağı delik olsa, Begil sevincidir diye Begile gönderirlerdi.
Kazan bey sordu: «Bu hüner atın mıdır, erin midir?»
«Hanim, erindir» dediler. Han: «Yok, at işlemese er övünmez, hüner atındır» dedi. Bu söz Begile hoş gelmedi. Begil: «Yiğitler içinde bizi küçük düşürdün» dedi. Bayındır Hanın verdiklerini önüne döktü, hana küstü, divandan çıktı. Atını çektiler, ala gözlü yiğitlerini alıp evine geldi.
Çoluk çocuğu karşıladı, okşamadı. Ak yüzlü hatunu ile konuşmadı. Hatun burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
«Hanim, erindir» dediler. Han: «Yok, at işlemese er övünmez, hüner atındır» dedi. Bu söz Begile hoş gelmedi. Begil: «Yiğitler içinde bizi küçük düşürdün» dedi. Bayındır Hanın verdiklerini önüne döktü, hana küstü, divandan çıktı. Atını çektiler, ala gözlü yiğitlerini alıp evine geldi.
Çoluk çocuğu karşıladı, okşamadı. Ak yüzlü hatunu ile konuşmadı. Hatun burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Altın tahtımın sahibi Beyim yiğit
Göz açtığım gün gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Kalkıp yerinden doğrulu verdin
Ala gözlü yiğitlerini yanma aldın
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştın
Akıntılı güzel sudan geceleyin geçtin
Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin vardın
Ala gözlü Beyleriyle yedin içtin
Eşin dostun birbirine mi düştü
Garip başın kavgada kaldı mı
Hani Hânım altında güzel atın nerde?
Üstünde altın tulga yok, sırmalı kaftanın nerde?
Ala gözlü oğullarını okşamazsın
Akça yüzl ü güzelinle söyleşmezsin
Nedir hâlin
Göz açtığım gün gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
Kalkıp yerinden doğrulu verdin
Ala gözlü yiğitlerini yanma aldın
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştın
Akıntılı güzel sudan geceleyin geçtin
Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin vardın
Ala gözlü Beyleriyle yedin içtin
Eşin dostun birbirine mi düştü
Garip başın kavgada kaldı mı
Hani Hânım altında güzel atın nerde?
Üstünde altın tulga yok, sırmalı kaftanın nerde?
Ala gözlü oğullarını okşamazsın
Akça yüzl ü güzelinle söyleşmezsin
Nedir hâlin
Begil söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Kalkıp yerimden doğrulu verdim
Yelesi kara soylu atıma sıçrayıp bindim
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştım
Akıntılı güzel suyu delip geceleyin geçtim
Ak alınlı Bayındırın divanına dört nala vardım
Ala gözlü Beyleriyle yedim içtim
Eşimi dostumu iyi gördüm
Hânımızın sevgisi bizden dönmüş gördüm
Eli günü bırakıp Dokuz Tümen Gürcistana gidelim
Oğuza isyan ettim böyle bilin
Kalkıp yerimden doğrulu verdim
Yelesi kara soylu atıma sıçrayıp bindim
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştım
Akıntılı güzel suyu delip geceleyin geçtim
Ak alınlı Bayındırın divanına dört nala vardım
Ala gözlü Beyleriyle yedim içtim
Eşimi dostumu iyi gördüm
Hânımızın sevgisi bizden dönmüş gördüm
Eli günü bırakıp Dokuz Tümen Gürcistana gidelim
Oğuza isyan ettim böyle bilin
Hatun: «Yiğidim bey yiğidim, pâdişâhlar Tanrının göl- gesidir, pâdişâhına isyan edenin işi rast gelmez, an gönülde pas olsa şarap açar, sen gideli Hanım, çapraz yatan ala dağlarda avlanmamıştır, ava bin gönlün açılsın» dedi. Begil baktı hatun kişinin aklı, sözü iyidir. Soylu atını çektirip sıçradı bindi, ava gitti.
Av avlayarak gezerken önünden bir yaralı geyik çıktı.Begil buna at sürdü. Geyiğin ardına erişti, yay kirişini boynuna attı. Geyiğin canı yanmıştı, kendisini bir yüksek yerden attı. Begil atın gemini yedemedi, beraber uçtu. Sağ oyluğu kayaya dokundu kırıldı.
Av avlayarak gezerken önünden bir yaralı geyik çıktı.Begil buna at sürdü. Geyiğin ardına erişti, yay kirişini boynuna attı. Geyiğin canı yanmıştı, kendisini bir yüksek yerden attı. Begil atın gemini yedemedi, beraber uçtu. Sağ oyluğu kayaya dokundu kırıldı.
Begil kalktı, ağladı, der: «Büyük oğlum, büyük kardeşim yok.» Hemen okluğundan gez çıkarıp atının eyerinin arkasındaki kayışları çekti kopardı. Kaftanının altından ayağını sımsıkı sardı. Var kuvvetiyle atının yelesine düştü. Avcılardan ayrı, sarığın tülbendi boğazına dolanmış olduğu halde, yurdunun ucuna geldi.
Oğulcuğu Emren yiğit babasını karşıladı. Gördü benzi sararmış, tülbendi boğazına dolanmış. Yoldaşlarını sorup Delikanlı burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Kalkıp yerinden doğruluverdin
Yelesi kara soylu atma sıçrayıp bindin
Çapraz yatan ala dağlar eteğine ava vardın
Kara giyen kâfirlere rasladın mı
Ala gözlü yiğitlerini kırdırdın mı
Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
Kara başım kurban olsun babam sana
Yelesi kara soylu atma sıçrayıp bindin
Çapraz yatan ala dağlar eteğine ava vardın
Kara giyen kâfirlere rasladın mı
Ala gözlü yiğitlerini kırdırdın mı
Ağız dilden bir kaç kelime haber bana
Kara başım kurban olsun babam sana
Begil Oğluna söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Oğul oğul ay oğul
Kalkıp yerimden doğruluverdim
Kara dağlar önüne ava çıktım
Kara giyen kâfirlere rastlamadım
Ala gözlü yiğitlerimi kırdırmadım
Sağdır esendir yiğitlerim oğul kaygılanma
Üç gündür keyfim yok oğul
At üzerinden beni tut döşeğime çıkar
Oğul oğul ay oğul
Kalkıp yerimden doğruluverdim
Kara dağlar önüne ava çıktım
Kara giyen kâfirlere rastlamadım
Ala gözlü yiğitlerimi kırdırmadım
Sağdır esendir yiğitlerim oğul kaygılanma
Üç gündür keyfim yok oğul
At üzerinden beni tut döşeğime çıkar
Aslan yavrusu yine aslandır, babasını at üzerinden kavradı tuttu, yatağına çıkardı. Kaftanını üzerine örttü, kapısını çekti.
Beri yandan yiğit beyler gördüler ki av bozulmuş, her biri evli evine geldi.
Begil beş gün oldu divana çıkmadı. Ayağının kırıldığını kimseye söylemedi.
Bir gece yatağında acı acı inledi, ah etti. Hatunu: «Bey yiğidim, kalabalık düşman gelse dönmezdin, kaba etine alaca ok saplansa inlemezdin, insan koynunda yatan sevdiceğine sırrını söylemez mi olur, nedir hâlin?» dedi. Begil: «Güzelim attan düştüm, ayağım kırıldı.» dedi.
Kadın elini eline çaldı uşağa, söyledi. Uşak çıkıp kapıcıya söyledi. Otuz iki dişten çıkan bütün yurda yayıldı. Begil attan düşmüş ayağı kırılmış diye.
Meğer kâfirin casusu var idi. Bu haberi işitip vardı Tekfura haber verdi. Tekfur: «Kalkıp yerinizden doğrulun, yattığı yerde Bey Begili tutun, ak ellerini kollarını bağlayın, sezdirmeden güzel başım kesin, alca kanını yer yüzüne dökün, elini gününü yağmalayın, kızını gelinini esir edin» dedi.
Meğer Begilin de orada casusu hazırdı. Begile haber gönderdi: «Başınızın çaresine bakın, üzerinize düşman geliyor» dedi. Begil yukarı baktı: «Gök ırak yer katı» dedi. Oğlunu yanına getirip söylemiş görelim Hanım ne söylemiş:
Begil beş gün oldu divana çıkmadı. Ayağının kırıldığını kimseye söylemedi.
Bir gece yatağında acı acı inledi, ah etti. Hatunu: «Bey yiğidim, kalabalık düşman gelse dönmezdin, kaba etine alaca ok saplansa inlemezdin, insan koynunda yatan sevdiceğine sırrını söylemez mi olur, nedir hâlin?» dedi. Begil: «Güzelim attan düştüm, ayağım kırıldı.» dedi.
Kadın elini eline çaldı uşağa, söyledi. Uşak çıkıp kapıcıya söyledi. Otuz iki dişten çıkan bütün yurda yayıldı. Begil attan düşmüş ayağı kırılmış diye.
Meğer kâfirin casusu var idi. Bu haberi işitip vardı Tekfura haber verdi. Tekfur: «Kalkıp yerinizden doğrulun, yattığı yerde Bey Begili tutun, ak ellerini kollarını bağlayın, sezdirmeden güzel başım kesin, alca kanını yer yüzüne dökün, elini gününü yağmalayın, kızını gelinini esir edin» dedi.
Meğer Begilin de orada casusu hazırdı. Begile haber gönderdi: «Başınızın çaresine bakın, üzerinize düşman geliyor» dedi. Begil yukarı baktı: «Gök ırak yer katı» dedi. Oğlunu yanına getirip söylemiş görelim Hanım ne söylemiş:
Oğul oğul ay oğul
Karanlık gözlerimin aydını oğul
Güçlü belimin kuvveti oğul
Gör sonunda neler oldu
Neler koptu benim başıma
Kalkıp oğul yerimden doğruluverdim
Boynu kırılsın al aygıra sıçrayıp bindim
Av avlayıp kuş kuşlayıp gezer iken
Bunaldı sürçtü beni yere çaldı
Sağ oyluğum kırıldı
Benim kara dağlardan haber aşmış
Kanlı kanlı sulardan haber geçmiş
Karanlık gözlerimin aydını oğul
Güçlü belimin kuvveti oğul
Gör sonunda neler oldu
Neler koptu benim başıma
Kalkıp oğul yerimden doğruluverdim
Boynu kırılsın al aygıra sıçrayıp bindim
Av avlayıp kuş kuşlayıp gezer iken
Bunaldı sürçtü beni yere çaldı
Sağ oyluğum kırıldı
Benim kara dağlardan haber aşmış
Kanlı kanlı sulardan haber geçmiş
Demir Kapı Derbendinden haber varmış Alaca atlı Şökli Melik kötü pusu kurmuş Pususundan kara dağlara duman düşmüş Yattığı yerde Bey Begili tutun demiş Kollarını ak ellerini bağlayın demiş
Akça yüzlü kızını gelinini esir edin demiş
Kalkıp oğul yerinden doğruluver
Yelesi kara soylu atına sıçrayıp bin
Çapraz yatan Ala Dağı geceleyin aş
Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin var
Ağız dilden Bayındıra selâm ver Beylerbeyi olan
Kazanın elini öp Ak sakallı babam darda, de
Elbette ve elbette Kazan Bey bana yetişsin dedi, de
Gelmez isen memleket bozulup örene döner
Kızım gelinim esir gitti böyle bil
Akça yüzlü kızını gelinini esir edin demiş
Kalkıp oğul yerinden doğruluver
Yelesi kara soylu atına sıçrayıp bin
Çapraz yatan Ala Dağı geceleyin aş
Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin var
Ağız dilden Bayındıra selâm ver Beylerbeyi olan
Kazanın elini öp Ak sakallı babam darda, de
Elbette ve elbette Kazan Bey bana yetişsin dedi, de
Gelmez isen memleket bozulup örene döner
Kızım gelinim esir gitti böyle bil
Burada oğlu babasına söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Baba ne söylüyorsun ne diyorsun
Bağrım ile yüreğimi ne dağlıyorsun
Kalkıp yerimden doğrulmam, yok!
Yelesi kara soylu atıma binmem, yok!
Arku Beli Ala Dağı avlayarak aşmam, yok!
Ak alınlı Bayındırın divanına varmam, yok!
Kazan kimdir benim onun elini öpmem, yok!
Altındaki al aygırı bana ver
Kan terletip koşturayım senin için
Sırtı sağlam demir zırhını bana ver
Yen yakalar diktireyim senin için
Kara çelik öz kılıcını bana ver
Sezdirmeden başlar keseyim senin için
Bağrım ile yüreğimi ne dağlıyorsun
Kalkıp yerimden doğrulmam, yok!
Yelesi kara soylu atıma binmem, yok!
Arku Beli Ala Dağı avlayarak aşmam, yok!
Ak alınlı Bayındırın divanına varmam, yok!
Kazan kimdir benim onun elini öpmem, yok!
Altındaki al aygırı bana ver
Kan terletip koşturayım senin için
Sırtı sağlam demir zırhını bana ver
Yen yakalar diktireyim senin için
Kara çelik öz kılıcını bana ver
Sezdirmeden başlar keseyim senin için
Kargı dalı mızrağını bana ver
Göğsünden er mızraklıyayım senin için
Ak tüylü delici okunu bana ver
Erden ere geçireyim senin için
Ala gözlü üç yüz yiğidini bana ver yoldaşlığa
Muhammed Dini yoluna savaşayım senin için
Göğsünden er mızraklıyayım senin için
Ak tüylü delici okunu bana ver
Erden ere geçireyim senin için
Ala gözlü üç yüz yiğidini bana ver yoldaşlığa
Muhammed Dini yoluna savaşayım senin için
Begil: «Öleyim ağzın için oğul, belki de benim geçmiş günümü andırtmazsın» dedi. «Bre zırhımı getirin oğlum giysin, al aygırımı getirin oğlum binsin, memleket ürkmeden oğlum meydana varsın girsin» dedi.
Delikanlıyı giydirdiler. Babası ile anası ile geldi görüştü, ellerini öptü. Üç yüz yiğidi yanma aldı, meydana vardı. Al aygır ne zaman düşman kokusunu alsa ayağını yere döverdi, tozu göğe çıkardı. Kâfirler der: «Bu at Begilindir, biz kaçarız.» Tekfur da: «Bre iyi bakın bu gelen Begil ise sizden önce ben kaçarım» dedi. Gözcü gözetledi, gördü ki at Begilin, Begil üzerinde değil, amma bir kuş kadar çocuktur. Gelip Tekfura haber verdi: «At, giyim kuşam, tolga Begilin, Begil içinde değil» dedi. Tekfur: «Yüz adam seçilin, tarraka çatlatın Delikanlıyı korkutun, o yaştakiler kuş yürekli olur, meydanı bırakıp kaçar» dedi.
Yüz kâfir seçilip Begilin Oğlunun üzerine gelmiş, kâfir söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Delikanlıyı giydirdiler. Babası ile anası ile geldi görüştü, ellerini öptü. Üç yüz yiğidi yanma aldı, meydana vardı. Al aygır ne zaman düşman kokusunu alsa ayağını yere döverdi, tozu göğe çıkardı. Kâfirler der: «Bu at Begilindir, biz kaçarız.» Tekfur da: «Bre iyi bakın bu gelen Begil ise sizden önce ben kaçarım» dedi. Gözcü gözetledi, gördü ki at Begilin, Begil üzerinde değil, amma bir kuş kadar çocuktur. Gelip Tekfura haber verdi: «At, giyim kuşam, tolga Begilin, Begil içinde değil» dedi. Tekfur: «Yüz adam seçilin, tarraka çatlatın Delikanlıyı korkutun, o yaştakiler kuş yürekli olur, meydanı bırakıp kaçar» dedi.
Yüz kâfir seçilip Begilin Oğlunun üzerine gelmiş, kâfir söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş:
Oğlan oğlan ey oğlan
Haramzade oğlan
Altında al aygırı arık oğlan
Kara çelik öz kılıcı çentik oğlan
Elindeki mızrağı kırık oğlan
Ak kirişli yayı kısa oğlan
Haramzade oğlan
Altında al aygırı arık oğlan
Kara çelik öz kılıcı çentik oğlan
Elindeki mızrağı kırık oğlan
Ak kirişli yayı kısa oğlan
Okluğunda doksan oku seyrek oğlan Yanındaki yoldaşları çıplak oğlan Karanlık gözleri çipil oğlan Şökli Melik sana kötü pusu kurdu Meydandaki şu oğlanı tutun Kollarını ak ellerini bağlayın Sezdirmeden güzel başını kesin
Alca kanını yer yüzüne dökün
Ak sakallı baban var ise ağlatma
Ak bürçekli anan var ise sızlatma
Yalnız yiğit yiğit olmaz
Yavşan gibi berk olmaz
Belâsı gelmiş deli oğlu deli
Çekilip dön buradan
Alca kanını yer yüzüne dökün
Ak sakallı baban var ise ağlatma
Ak bürçekli anan var ise sızlatma
Yalnız yiğit yiğit olmaz
Yavşan gibi berk olmaz
Belâsı gelmiş deli oğlu deli
Çekilip dön buradan
Delikanlı da burada söylemiş, görelim ne söylemiş: Abuk sabuk kanuşma bre itim kâfir
Altımda al aygırımı ne beğenmezsin
Seni gördü oynar
Sırtımdaki demir zırhım omuzumu kısar
Kara çelik öz kılıcım kınını doğrar
Kargı dalı mızrağımı ne beğenmezsin
Göğsünü delip göğe fırlar
Akça kirişli katı yayım inceden inlemekte
Sadakta okum tirkeşimi deler
Yanımda yiğitlerim, savaş diler
Yiğide korku vermek ayıp olur
Beri gel bre kâfir savaşalım
Altımda al aygırımı ne beğenmezsin
Seni gördü oynar
Sırtımdaki demir zırhım omuzumu kısar
Kara çelik öz kılıcım kınını doğrar
Kargı dalı mızrağımı ne beğenmezsin
Göğsünü delip göğe fırlar
Akça kirişli katı yayım inceden inlemekte
Sadakta okum tirkeşimi deler
Yanımda yiğitlerim, savaş diler
Yiğide korku vermek ayıp olur
Beri gel bre kâfir savaşalım
Kâfir: «Oğuzun arsızı Türkmenin delisine benzer, bak hele şuna» dedi.
Tekfur: «Varın sonun Delikanlı Begilin nesidir?» dedi. Kâfir gelip söylemiş, görelim nasıl söylemiş:
Tekfur: «Varın sonun Delikanlı Begilin nesidir?» dedi. Kâfir gelip söylemiş, görelim nasıl söylemiş:
Altındaki al aygırı biliriz Begilindir Begil hani
Kara çelik öz kılıcın Begilindir Begil hani
Sırtındaki dèmir zırhın Begilindir Begil hani
Yanındaki yiğitler Begilindir Begil hani
Eğer Begil burda imişse
Geceye kadar cenk edeydik
Akça kirişli katı yaylar çeki şeydik
Ak tüylü delici oklar atışaydık
Sen Begilin nesisin oğlan söyle bize
Kara çelik öz kılıcın Begilindir Begil hani
Sırtındaki dèmir zırhın Begilindir Begil hani
Yanındaki yiğitler Begilindir Begil hani
Eğer Begil burda imişse
Geceye kadar cenk edeydik
Akça kirişli katı yaylar çeki şeydik
Ak tüylü delici oklar atışaydık
Sen Begilin nesisin oğlan söyle bize
Begil oğlu burada söylemiş, görelim Hânım ne söylemiş: .
Bre kâfir sen ben bilmez misin
«Ak alınlı Bayındır Hanın Beylerbeyisi Salur Kazan, kardeşi Kara Güne, Dönebilmez Dülek Evren, Düzen oğlu Alp Rüstem, boz atlı Beyrek, Bey Begilin evinde içiyorlardı, senden casus geldi, altındaki al aygıra Begil beni bindirdi kara çelik öz kılıcını kuvvet verdi, kargı dalı mızırağım himmet verdi, yanındaki üç yüz yiğidini bana arkadaşlığa verdi ben Begilin oğluyum bre kâfir, beri gel dövüşelim» dedi. Kâfir Tekfur: «Dayan bre deli oğlan, ben sana varayım» dedi.
Altı dilimli gürzünü ele aldı, oğlanın üzerine sürdü. Oğlan kalkanını gürze karşı tuttu. Başına doğru kâfir, Begilin oğluna müthiş vurdu. Kalkanını ufattı, tulgasını ezdi, göz kapaklarını sıyırdı, yenemedi. Gürz ile dövüştüler, kara çelik öz kılıçla çekiştiler, sere serpe meydanda kılıçlaştılar, omuzlan doğrandı, kılıçlan ufandı, birbirini yenemediler. Kargı dalı mızraklarla kınştılar, meydanda boğa gibi kavuştular, göğüsleri delindi, mızrakları kırıldı, birbirini yenemediler. At üzerinden ikisi kapıştılar, çekiştiler. Kâfirin gücü eksilmedi, arttı; Delikanlı sersemledi. Allah Taâlâya yalvarıp söylemiş, görelim nasıl söylemiş:
Altı dilimli gürzünü ele aldı, oğlanın üzerine sürdü. Oğlan kalkanını gürze karşı tuttu. Başına doğru kâfir, Begilin oğluna müthiş vurdu. Kalkanını ufattı, tulgasını ezdi, göz kapaklarını sıyırdı, yenemedi. Gürz ile dövüştüler, kara çelik öz kılıçla çekiştiler, sere serpe meydanda kılıçlaştılar, omuzlan doğrandı, kılıçlan ufandı, birbirini yenemediler. Kargı dalı mızraklarla kınştılar, meydanda boğa gibi kavuştular, göğüsleri delindi, mızrakları kırıldı, birbirini yenemediler. At üzerinden ikisi kapıştılar, çekiştiler. Kâfirin gücü eksilmedi, arttı; Delikanlı sersemledi. Allah Taâlâya yalvarıp söylemiş, görelim nasıl söylemiş:
Yücelerden yücesin yüce Tanrı
Kimse bilmez nicesin güzel Tanrı
Sen Âdeme taç giydirdin
Şeytana lanet kıldın
Bir suçtan ötürü dergâhından sürdün
İbrahimi tutturdun Hânım, deriye sardın
Kaldırıp ateşe attırdın
Ateşi yeşillik kıldın
Birliğine sığındım
Aziz Tanrı hocam bana medet
Kimse bilmez nicesin güzel Tanrı
Sen Âdeme taç giydirdin
Şeytana lanet kıldın
Bir suçtan ötürü dergâhından sürdün
İbrahimi tutturdun Hânım, deriye sardın
Kaldırıp ateşe attırdın
Ateşi yeşillik kıldın
Birliğine sığındım
Aziz Tanrı hocam bana medet
Kâfir: «Oğlan yenildin de Tanrına mı yalvarıyorsun, senin bir Tanrın var ise benim yetmiş iki puthânem var» dedi. Delikanlı: «Yâ âsi mel’un, sen putlarına yalvarıyorsan ben âlemleri yoktan var eden Allahıma sığındım» dedi.
Hak Taâlâ Cebrâile buyurdu ki: «Yâ Cebrail, var, şu kuluma kırk yiğit kuvveti verdim» dedi. O vakit Begilin oğlu kâfiri kaldırdı yere vurdu. Burnundan kanı düdük gibi fışkırdı. Sıçrayıp şahin gibi kâfirin boğazını eline aldı. Kâfir:
«Yiğit aman, sizin dinene derler, dinine girdim» dedi. Parmak kaldırıp, şehâdet getirip müslüman oldu. Geri kalan kâfirler bilip, meydanı bırakıp kaçtı.
Akıncılar kâfirin elini gününü vurup kızını gelinini esir ettiler. Oğlan babasına müjdeci gönderdi, hasmımı yendim dedi.
Hak Taâlâ Cebrâile buyurdu ki: «Yâ Cebrail, var, şu kuluma kırk yiğit kuvveti verdim» dedi. O vakit Begilin oğlu kâfiri kaldırdı yere vurdu. Burnundan kanı düdük gibi fışkırdı. Sıçrayıp şahin gibi kâfirin boğazını eline aldı. Kâfir:
«Yiğit aman, sizin dinene derler, dinine girdim» dedi. Parmak kaldırıp, şehâdet getirip müslüman oldu. Geri kalan kâfirler bilip, meydanı bırakıp kaçtı.
Akıncılar kâfirin elini gününü vurup kızını gelinini esir ettiler. Oğlan babasına müjdeci gönderdi, hasmımı yendim dedi.
Ak sakallı babası karşı geldi. Oğlunun boynunu kucakladı. Dönüp evlerine geldiler.
Karşı yatan kara dağdan oğlana yaylak verdi. Kara koç yüğrük attan tavla verdi. Akça yüzlü oğluna akça koyun şö- lenlik verdi. Ala gözlü oğluna al duvaklık gelin aldı. Ak alınlı Bayındır Hânın payını ayırdı.
Oğlunu aldı Bayındır Hanın divanına vardı. El öptü.Pâdişâh, Kazan oğlu Uruzun sağ yanından ona yer gösterdi. Kaftan, çuha, sırmalı elbise giydirdi. Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, bu Oğuznâmeyi düzdü koştu, Begil, oğlu Emrenin olsun dedi. Gaziler başına ne geldiğini söyledi.
Karşı yatan kara dağdan oğlana yaylak verdi. Kara koç yüğrük attan tavla verdi. Akça yüzlü oğluna akça koyun şö- lenlik verdi. Ala gözlü oğluna al duvaklık gelin aldı. Ak alınlı Bayındır Hânın payını ayırdı.
Oğlunu aldı Bayındır Hanın divanına vardı. El öptü.Pâdişâh, Kazan oğlu Uruzun sağ yanından ona yer gösterdi. Kaftan, çuha, sırmalı elbise giydirdi. Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, bu Oğuznâmeyi düzdü koştu, Begil, oğlu Emrenin olsun dedi. Gaziler başına ne geldiğini söyledi.
Duâ edeyim Hânım:
Yerli kara dağların yıkılmasın.
Gölgeli kaba ağacın kesilmesin.
Allahın verdiği umudun kesilmesin.
Günâhınızı adı güzel Muhammede bağışlasın
Hanım hey!…
Yerli kara dağların yıkılmasın.
Gölgeli kaba ağacın kesilmesin.
Allahın verdiği umudun kesilmesin.
Günâhınızı adı güzel Muhammede bağışlasın
Hanım hey!…